Sunday, April 11, 2010

Never on sunday: "all about Eve"


Eski Yeşilköy günlerinde ilginç olarak bir rock dergisini karıştırırken ilk kez rastlamıştım "All About Eve" başlığına, ismine. Bir rock grubuymuş (ki dinlemişliğim yok) ama asıl eski bir Hollywood filmiymiş diye o zaman bir şekilde öğrenmiş (ki o zaman da internet yok, sözlük yok, herkesin atıp tuttuğu wikipedia yok) ve bir şekilde aklımda kalmış. Hiçbir zaman baştan sonra seyredememiş olsam da filmin konusunu, Eve isimli o çok iyi, o çok yıpranmış, o çok mütevazi, o çok iyi niyetli karakterin asıl içini biliyorum ve gerçek hayatta da her yerde, herkesin her an karşısına çıkabilecek, onu ve özellikle de etrafındakileri kandırabilecek Eve karakterli insanların mevcutluğunu görebiliyorum. Bugünler de tam da Marilyn Monroe 'nun hayatı üzerine kurgulanmış bir romanı okurken ve hatta bu sabah televizyonda film olarak tekrar karşıma çıktı All About Eve. Eski ama güzel filmlerden. Belki bugünlerde kimse böyle filmler seyretmeyebilir çünkü hareket yok, efekt yok, oyunculuk daha ön planda ama güzel film. Bette Davis zaten müthiş oyuncu. Ama Eve karakteri ne kadar iyi niyetli ve ne kadar sinsi...
Tesadüf demişken bunu da söylemem lazım. Manasız ve samimiyetsiz iş hayatında aramıza yeni katılanların en bombası, en sahtesi, en çocuk gibi konuşanı, en yalan söyleyenine ilk geldiğinde takma isim bulduk . "Havva". Yani Eve. Peki bu kadar mı uyar bu kadar doğru ifade eder ve bu kadar mı düşünmeden yapılan bu kadar güzel bir tesadüf olur da kahkahalar attırır? Seviyorum tesadüfleri. Ara sıra delirtseler de beni seviyorum, yalan değil. İnanıyorum da.
Hadi never on sunday... Sinema günü olur bu never on sunday günü...

No comments: