Sunday, May 4, 2014

( Late ) Cuma eğlencesi # 4

Başlık "late" cuma eğlencesi olunca demek ki kendiliğinden de bir late hadisesi ya da gerekli/ gereksiz hadisesi doğuyormuş, bir şekilde kendi doğruluğunu da sergilemiş oluyormuş. Gerçekten de ortaya çıkanları görünce keşke olmasaymış, giyilmeseymiş, yazılmasaymış da olurmuş denilen kılıklar, elbiseler de var da işte insanoğlu engelleyemiyor ifade etme arzusunu... 

Renk güzel, kız fena değil, elbise aslında hiç ama hiç kötü değil de bir şekilde olmamış işte. Hani kimyası uymayan tipler veya mükemmel olduğu tahmin edilen karışımlar vardır, onlar gibi bir şey. Hele o minik pleksi Chanel çanta ve kırmızı ayakkabı ... Daha 2.ciliği bile garantileyememiş o takımın renkleri (yarılarak gülüyorum tabii ama whatever. nasıl olsa şampiyon olmuşuz körlerle sağırların birbirini ağırladığı ligde)
  
Cidden yorumsuzum. Tamam, soldaki manken sağdaki herhalde öyledir de of yani. İkisi de birbirinden sıkıcı. Birbirine benzeyen sıradan ama pahalı kıyafetleriyle de o çirkin ayakkabılarıyla da demekle yetinecektim ki... o kool veya muzır olduğunda şahane olan ama buradakinde irite edici olan o dil çıkarmayı görünce hepsinden toptan vazgeçtim. Hepsini toplasan ortadaki adam da dahil bir tane insanoğlu etmez. O kadar kötü

Jude Law 'ın çocuklarının annesi, pre-Sienna Miller öncesi nisbeten saçlı günlerinin insanı, Sadie Frost. İngiliz magazin dünyası için önemli isimlerden de ne yapar ne eder bir fikrim yok, galiba o da oyuncu-tasarımcı. Ama her şeyden öte Kate Moss'un yakın arkadaşı. Zaten Kate Moss'un Top Shop koleksiyonunun açılışı için gelmiş, güzel de gelmiş. Zaten öyle istisnai bir güzel veya çekiciliğe bir kadın değil ama kendine has bir tarzı bir cazibesi var. # 8'in tabiriyle kullanma günü çoktan geçmiş ama hayat devam ediyor. Herkes için bir gün kullanma tarihin geçtiği gün olduğundan böyle şeylere takılmak çok da anlamlı değil. Günün sonunda herkes kazansın, every 1 is a winner olsun, iyi olsun. Elbisesi gayet güzel, rengi, modeli her şekilde olmuş. Belki boyu biraz fazla olsun etekleri yani de, "amannn" deyip geçiyoruz.

Normalde kendisini ve tarzını çok beğensem de Elisa Sednoui burada fazla sıradan. Bilmem, fazla Hollywood olmuş. Sıradan Los Angeles brunette'leri gibi olmuş.

 Gerçekten de yazdıkça keşke yazmasaydım diye düşünüyorum. Aylar sonra ilk defa içimden Cuma Eğlencesi'ni yazmak gelmiş, olan bitene bak! Ne güzel insan var, ne de güzel kıyafetler. Her şey "ortalamalar içerisinde beyond". Gerzek tabir ile "beyond" ama ortalamalar içerisinde. En kötüsü ! 

Bizim için -yani artık cougar, milf, sugar daddy kıvamına gelmiş nesil için - kendisi Hayat Ağacı'ndaki Sam ve gerçek ismi hala muamma. Ama hala gayet güzel bir insan. Doğal sarışın olmasa da sarışınlığın çok ama çok doğal durduğu, açık saçtan çok toplu saçın yakıştığı güzel kadınlardan. Duru gibi gözüken güzellerden, Peace yapmış, Victory yapmış, artık ne yaptıysa o da olmuş.
Hah işte, hala yırtınanlar ekibi. Heidi Klum zaten ne güzel ne de çekici olmayıp bir  Alman azminin sonucu yarattığı kariyeri ile bir isim haline gelmiş olup, Seal'den sonra hala "ne kadar şahane bir vücudum var iddiası ile ortalıklarda gülünç olabiliyor. E olmuyor haliyle. Mesela kendisi doğal sarışın olmayıp bir de üstüne yapay sarışınlığın en kötü durduğu insanlardan. Ama sarışınlık öncesi brunette hallerinden çok daha iyidir, orası kesin. Ve tabii soldaki Brezilyalı Alessandra bir şey olan Victoria's Secret mankeninden daha hoş duruyor orası kesin. Ama onunkisi de başka bir şey ama yazamayacağım o kadar sıradan.

Soldakinin elbisesi sağdakinin kendisi güzel. Elbette o soldaki elbise NY'taki bir balo filan dışında giyilebilecek gibi değil de gayet şahane kabarık kollu tüylü bir şey. Sağdaki kızın da elbisesi bir o kadar güzel sayılsa da kendisi daha dikkat çekici. Belki beyazlığı belki duruşu. Belki de yokluktan.

 Evet, fazla bebek yüzlü, çocuk ifadeli, fazla sarışın Barbie görünüşlü ama hem doğal hem de doğal bir çekiciliğe sahip kızlardan. Ama asıl bluzunun rengi çok şahane. Nedense böyle bir pembeye zaafım var. Kumaş da tafta gibi, şantuk gibi. Zaten bluzdur bu resmin koyulma sebebi.
En soldaki hariç ingiliz mankenleri sahnede...Bugünün It-girl'i Cara, çoktan unutulmuş gitmiş Ex-it-girl Sienna Miller, forever trouble Naomi Campbell ve forever Kate Moss. Galiba her daim forever kalacak olan Kate Moss görünüyor. Neden olmasın ki? Her türlü badireyi atlattı, PR çalışmalarını gayet kool vaziyette idare etti. O yüzden asıl "benden sonra tufan" diyebilen insan Kate Moss'tur. O halde big up!

 Sağdakinin saçları ve elbisesi soldakinin de köprücük kemikleri...
Hollywood da kendisinden sıkılmış da patlamış farkında değil resmen. Tom Cruise'un eski karısı Scientology'den kurtulup da adamı atınca zaten sıradan olan yaşam tarzına geri dönmüş gibi. Katie Holmes elbette çirkin filan elbette değil de bir fatal attraction durumu da yok hani. Yanındaki Mrs. Justin Timberlake ki bence gayet olmuş bir insan kendisi, o da başka bir olsa da olur olmasa da olur kadınlardan. Adını hep unutuyorum ama tipini pek değil. O da hiç mi hiç çirkin değil. Aksine buradakinden daha güzel halleri mevcut da buradaki bu kadife elbise ve kolları ile kadife perdeye sarılı boksör kollu kadın yapmış, yaşlı göstermiş. Öbürünü ise zaten geçtim, sarışında kırmızı ruj güzel bir olay değil bunu söyleyip giderim. 
Galiba-sağdaki- Ip Man'de oynayan kadın ama o değilse bile çok güzel bir kadın. Dantel zerre sevmem her iki elbise de dantelin olabilecek en güzel hallerini göstermiş. Ama nefti yeşil içerisindeki kadın cidden çok güzel bir kadın.
Nihayet yavaş yavaş açılıyoruz, late bloomer'lara geliyoruz... Kimmiş ne giymiş bilmem de elbisesi de kendisi de şahane olduğu gibi kafasına taktığı taçtan istiyorum ve her gün sokağa böyle çıkmak istiyorum.
Cidden late bloomer vaziyette ilerliyor ilerledikçe güzelliklerle karşılaşıyoruz. Elbisenin Fendi elbiseyi taşıyanın da Fendi ailesine mensup olduğunu tahmin ediyorum. Elbise şahane. Bu kadar basit kesimli olup bu kadar klas ve ayrı bir tarzı yakalayabilmek herhalde basitliğin gücünde. Orkidenin güzelliği, bilekteki altın (renkli) bilezikler ve o yeşil çanta. Kız da olmuş, tamamdır.
Özelliği olduğu için değil sadece Karl ve Naomi diye koydum. Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok. Yani her şey olması ya da beklendiği gibi, kusursuz tarzlar, kusursuz gülümsemeyen ile kusursuz poz verenin pozu. Ne denir ki?
Blogger'ların dünyayı yönettiğinin göstergesi isimlerden. Soldaki Man Repeller isimli blogun sahibi yanındaki de kocası diye tahmin ediyorum. Üzerindeki fazla çiçekli böcekli, bileğindeki ve boynundaki tasmalar kendisi için fazla iddialı ama gece onun gecesi, çirkin mirkin şansı yakalamış devam ediyor. Daha ne? En güzeli.
Of yazamayacağım kadar zorlama bir kare. Rodarte kardeşler ve bir NY insanı. Gözlük takınca daha bir intello olmuş ama zorlama da olmuş. Rodarte'ların suratsızlığını ise cidden geçiyorum. Görüntü gerçekten de Amerika'nın Midwest'inde bir yerlerde kimsenin gitmediği bir barda elinde her an tüfek ile çıkıp milleti vuracak film insanı klişeleri gibi.
Soldakinin çirkin pembe saçını ise late bloomer'lığına değil de late ergenliğine veriyorum. Ama onun dışında yanınkinin pembe elbisesi şahane. Diğerleri de işte olur yokluktan olma kontejanı gibi, Mustafa Sarıgül'e verilen oylar gibi.
Güzel bir kız bu, Hillary bir şey. Vogue'da bir ara sıklıkla yer alıyordu. Elbisesi eteği neyse güzel. Saçları da toplu hoş. Bir tek ayakkabılar biraz garip de belki buradan böyledir. Tabii bizde bu eteği böyle giyip sokağa çıkmak biraz zorlu olsa da oralarda rahat olsa gerek.


Oyuncu galiba da bu sevimli küçük kız kıvırcık saçlı şirin ifade biraz yorucu sanki. Ayrıca bakarken benim kafam yoruldu yana doğru bakmaktan. Bilmiyorum elbise de kötü üstündeki de eldeki çanta da. Bu gidişle böyle bitecek galiba.
İşte hem sarışın hem beyaz tenli olup da bu rengi giymemenin en güzel örneği. Farkedilmiyor bile. Duvarla aynı renk gibi resmen. Yazıp yazıp hiçbir şey yazmamak böyle olsa gerek. Gitmek gerek demek ki. Bu da var hayatta.

No comments: