Tuesday, October 7, 2014

Coğrafyanın içine ...

Kimin söylediği muallakta kalan bir söz var "coğrafya kaderdir" diye. İbn-i Haldun mu demiş, başkası mı ilk söylemiş tam olarak bilinmiyor olsa da doğruluğu tartışılmayacak bir gözlem, ifade. Öyle değil mi? İnsanların olduğu kadar ülkelerin de kaderini belirleyen bir şey coğrafya. Hele bizimkisi korkunç bir talihsizlik. Resmen talihsizlik. Coğrafyası, komşuları, sınırları, insanları ile o kadar tüketen ve yıpratan bir ülkeyiz ki ...  

Beceriksizlik, çapsızlık, vizyonsuzluk, inatçılık, biat etmişlik, cehalet ile yönetilen çoğunluğun kendilerince haklı ve bir o kadar mutlu günlerini yaşıyoruz. "Yalnız ama güzel" filan değil, bildiğin sürünün yönettiği çirkin bir ülke. Geçtiğimiz on yıl içerisinde her şey iyice çirkinleşmiş, seviye en alta inmiş olsa da bir eksik vardı; savaş. Öyle uzaktan kumandalı filan değil, basbayağı toplu, tanklı, hava saldırılı, cephede askerin olduğu savaştı eksiğimiz. O da geliyor. Hem de çok yakında. Bu sadece beceriksizlik olamaz, üzücü olan bunda kötülük de var. İyilik diye gösterilenlerin iyilik olmadığını yakınen gördük biz. Değişen bir şey de yok. O halde son yakın. Dip. Hem de en aşağılardaki dip. Yeniden doğuşlar için dibi görmek, dibe vurmak gerekirmiş öyle diyorlar. Hayırlı olsun. Kim bilir, belki bu seferki anka kuşununki gibi olur, bambaşka olur ...

P.S. Lahey diyorum ben. 

No comments: