Thursday, December 19, 2013

Le retour # 5

pazardan gidilen cenova ama öncesinde cumartesi akşamı çok da güzel pek de güzel flamingo yemeği, uçuş öncesi her ne kadar şahane de keyifli de olsa ağır bir yemenin çok da akıllıca olmaması derken bir never on sunday ruhu ile pazar sabahı erken sayılabilecek vaziyette cenova'ya varış, ev, evin öyle böyle değil ciddi ciddi güzel olması, recco, santa margherita, yolda giderken pazar günü hem de akşam vakti açık olması ile şaşırtan ipermarket gulliver ve salam sosis peynir şarap, beklenmedik soğukluktaki gece santa margherita'sı; zaten üç günlük kaçışın ikinci günü, eski liman, göçmenler, eataly ve müthiş antipatik çalışanları, yenilenler içilenler alınanlar fantastik yiyecekler ( hawaiian black salt), eminönü-sirkeci- tahtakale'yi andıran bölgeden çıkıp ara sokakların eğlenceliğine geçiş, via garibaldi'nin ara sokakları, yol üstündeki galleria imperiale antichita ve günümü şenlendiren fantastik flamingo'm, met'ten alıp da evin içinde kaybolan pinky ring için inat edip de serçe parmağa büyük gelen cameo yüzük, tesadüfen keşfedilen maxela ve et ve yine et, gramajı ile afallatan et ama kimin sipariş verdiği bilinince afallatmayan 750 grlık et; doğumgünü günü, cinque terre ve kış mevsimi hüsranı, daracık minicik geçit ermeyen yolların kapalı oluşu, hayat kurtaran auto grill, doğumgünü yemeği öncesi şehre dönüş, the cook, mini mini porsiyonlu delicesine lezzetli, günler öncesinden ayırtılmış masası ile  the cook, yemekler pek şahane iken içerisinin buz gibi oluşu, selfie komiklikleri, selfie'cesine dilekler derken dönüş sabahı, hala havanın yağışsız, güneşli, müthiş olması derken sürpriz temalı bir kutlama seyahatinden dönülen bir gündüz vakti istanbul diye düşünürken uçaktaki gazetelerde okunan "şok şok şok" haberler ve fantastik topraklara geri dönüş...hallelujah!

p.s. bizde rüşvet, siyaset, iktidar, kutu kutu paralar derken italya'da başroldeki gattuso 'nun da olduğu şike skandalı. ah bebeğim gattuso ya...

p.s. (2) eataly new york, eataly cenova tamam da bizdeki henüz uzak bana. ruhuma da gösterişine de, bilmem bir ara giderim herhalde o devasa yere. işte bir ara olur öyle şeyler.

p.s. (3) bir çita, bir flamingo tamamdır. bir de üzerine bonobo ve su samurunu eklersek hayal dünyamdaki ağrı'nın  nuh'un gemisi gibi çıkabilirim. 

p.s. (4) gerçekten nefret ettiğim bir tat olan balsamik sirke -aceto balsamico- denilen şeyin güzelinin olduğunu bilmek, bulmak, almak seyahatin karlı işlerinden oldu. thanks to the cook ve cenova freeshop'u; "crema all'aceto balsamico" denilen şey o sirke olanın manasız tadını enfes bir şekilde unutturuyor. 

  

No comments: