Cumhuriyet'imden Allah'ın unuttuğu bu semte giderken bazen öyle manzaralarla karşılaşıyorum ki gerçekten evlere şenlik. Kimi komik olduğu kadar kimi "allah belanı versin seni" dedirten cinsten.
Önce sövdüğüm ile başlayayım. 2. Çevre yolundan indikten sonra Eyüp'e geliniyor ve acayip de tehlikeli bir yer dönüşler vs açısından. Döneceğim yerde dikkatlice bakıyorum çünkü arkadan otobüs geliyor, minibüs geliyor, geliyor da geliyor işte, tam o sırada karşıma çıkan dökülmek üzere artık ömrü bitmiş zibidi bir motor, üzerinde kaskı kendi kafasına takmış bir hıyar, arkasında bir kadın ortalarında da ufak bir çocuk ile gazlıyor. Neye uğradığımı şaşırdım; küfretsem mi, korna mı çalsam bilemedim. Ne o, çekirdek aile düldül motor ile trafikte. Kendiniz bu bencillik ve sorumsuzlukla ölün bir şey değil de, çocuğa yazık ya. Nasıl bir mantık, zekadır bu çok merak ediyorum.
Neyse bu faciadan uzaklaşıp işe iyice yaklaştığımda önüme yine zibidi, tamponu vs dökülen, farları çalışmayan bir kartal düştü. Ben tam "hah şimdi boku yedik ne yapacağı belli olmaz bunun" derken direksiyondaki adam ve yanındaki başı bağlı kadın öpüşmeye başladı. Ben şoktayım resmen. Arkadan gelen trafik filan umurlarında değil, vites kolu üzerinde büyük aşk yaşanıyor resmen. Arkada bakakalan ben gülmekten neredeyse düşeceğim. Ben dayanamadım solladım gittim ama en son kadın kafasını adamın kucağına koymuştu, onu gördüm.
İşte sabah Alibeyköy yolları
No comments:
Post a Comment