Friday, January 25, 2008

Cuma eğlencesi 8

Ve yine bir cuma günü diyoruz...

Paris'te Haute Couture moda haftası başladı ve tabii ki defilelerin ilk sıraları şöhretler tarafından doldurulmaya başlandı. Bazı karşı cinsin zayıf noktasıdır çekik gözlü, asiatique kadın, tabii biz koynumuza almak istemediğimiz için bilemiyoruz, o gözle bakmıyoruz ama hoş kadın, ince mince. Ancak şu balon, paraşüt kıyafetine ben bir şey diyemiyorum sadece bakıyorum. Yine de bu bir haute couture defilesi olduğu için "olabilir aslında" diye düşünüyorum. Neticede içerde Galliano da Dior defilesi altında fantastik durumlara giriyor, böyle bir izleyici neden olmasın. Tek sorum şu olacak: o pembe paraşüt ile nasıl oturuyor?


Gri renginin ne kadar acayip bir renk olduğunu daha önce zikretmiştim (ki şu anda da benim üzerimde gri var). Öyle güzel, albenili bir kadın değil Julianne Moore ama bilmiyorum bir şey var. Doğal kızıl, beyaz tenli filan ama bu gri renk üzerinde hiç iyi olmamış. Elbise de çirkin zaten. Üstü kötü, bir de kadının göğsü yok galiba, daha da kötü durmuş üst tarafı. Çirkin


Moda haftaları başlayınca elbette moda editörleri yerlerini alıyorlar (bizdekiler değil elbette. bu kadar mı kötü olur bu toprağın moda dergileri?). Bunlardan en önemlilerinden biri bedroom eyes insan Carine Roitfeld. Yanında kızı ve oğlu ile poz vermiş ki kızı reklamlarda oynamıştı ama ismin unuttum çocuğu zaten kaydetmemişim bile. Öyle pek güzel bir aile değiller ama ne demişler para güzelleştirir.



Ve elbette bu dünyadaki en güçlü isim Anna Wintour ve yanında Andre Leon( kendisi forbes dergisine göre dünyada en etkili 50 gay erkekten birisi olup, vogue dersinin editor at large'i-ne demekse o, bilen varsa söylesin. ben genel yayın yönetmeni diye tahmin ediyorum ancak...) Aslında ikisi bir süre öncesine kadar kavgalıydılar ve konuşmuyorlardı ama herhalde o günler geride kaldı şimdi defilelerde geziyorlar beraber. Anna Wintour'un saç modeli herhalde yıllardır değişmedi, hep böyle küt ve kaküllü. Benimki de şu anda aynı, ulan yoksa yaşlandıkça bir Anna Wintour mu olacağım? Birden korktum ve düşünmeyi bıraktım bu konuda.

Ve güzel bir insanla bitirelim yine. Geçenlerde 34. yaşını kutladı ama bu geçen seneki doğum günü kutlamasından (bu yılki kutlama resimleri o kadar güzel olmadığından bu daha güzel geldi). Aslında hiç güzel olmayan güzel kadınlardan Kate Moss. Kısa boylu, fazla ince, küçük yüzlü filan ama gayet güzel bir kadın. Yaşlandıkça güzelleşenlerden ki belki de en makbulu odur. Neticede gençken herkes güzel, önemli olan yaşlandıkça mihrabın yerinde kalması. Seviyoruz, beğeniyoruz kendisini. Hele şu kıyafet...Bence inanılmaz güzel, seksi de nereye gideceksin burada? Şamdan'a mı, Yan'a mı, Crystal'a mı? Yer yok, yer. Yer olsa da insan yok böyle giyinen. Her tarafta sıradan giyinen, en pahalı kıyafetleri alıp sakil bir şekilde taşıyan yapma sarışın türk kadınları, off. Giyinip gitsen bakarlar, süzerler, incelerler...Kurtulamazsın o bakışlardan, sonra eline sıcak kahve dökülür, boynuna taktığın inciler bir anda yere saçılır, elbise yırtılır. Fecidir yani. Ama biraz London biraz L.A. düşünürsek, elbise şahane, Kate Moss daha da güzel.

No comments: