Friday, January 4, 2008

Blog Siberia'dan cuma eğlencesi

Karlar içerisindeki bir günde, bugünde, daha bir sakin, daha bir mutlu, daha bir keyifli halet-i ruhiye içerisinde cuma eğlencesini yazabilirim.
Keyifle başlayalım cumaya. Güzel tasarım, beyaz, kelebekler, renk renk cup cake'ler, kızarmış ekmek. İstiyorum. Hem öyle tasa yaratan tasarımlardan değil, çok da güzel pek de güzel.

Ve işte eğlence başlıyor...

O kadar feci, o kadar gülünç-ridicule-ki artık ne yazayım bilemiyorum. İkisi de ayrı ayrı bir kötü olmuşlar, tipleri kaymış artık bunların gerginlikten. Eskinin topçusu bugünün popçusu kaşmir palto ile dururken, artık siyah renge ulaşmış, boob size'nin ölçüsünü zerre anlayamadığım kadın ise sanki Honolulu'da tatilde. Ve şuradan söylüyorum ki bu iki acayip yaratık birbirleriyle seks yapıyorsa namerdim. İşte adam ingiliz olduğundan çocukların bakıcısına gidiyordur, kadın da zaten yapmıyordur, kurumuştur bu kadar gerginlikten, güzellik kaygısından, "üç çocuk için yapmak zorunda kaldım zaten, yeter artık" diyordur.

İşte benim feci sıradan bulduğum, şaşkınlık içerisinde M .'nin pek bir "asil" bulduğunu öğrendiğim bavyera köylülerini andıran renkleri güzel ama sıradan kadın rüküş bir kıyafet ile Noel çamının önünde neredeyse kendisi Noel çamı olmuş, bir de poz vermiş, bravo valla. Elbise öncelikle çok kötü, galiba Chanel ama ben hiç beğenmedim. Ayakkabılar olabilir ama yani saç ve makyaj zaten kötü ve ötesi durumunda, hele hele kırmızı ruj bu kadar mı sakil durabilir. Köylü işte.

Geçen hafta uyuşturucu ile yakalanmıştı, bu hafta ise kendisini dine vermiş, kiliseye gitmiş her gün Los Angeles'ta. Yüzüne de bir mahsunluk çökmüş ama gayet güzel bir kız. Pek bir beğeniyoruz kendisini. İşte 26 günlük bir rehab ile kurtulur bu sevdadan o da deyip cuma eğlencemizi bitiririz bu gün de.

Bir eksikle... Bugün bir Monica, bir Gisele, bir Stephanie, bir Kate koyamadık şu sayfaya güzel olanı göstermek adına. Bulamadım valla kendilerini people dünyasında bugün. İş hayatının dalgaları içerisinde bu kadar oluyor deyip patronumdan sonra gelip patronumdan önce çıkarım.

P.S. Hava soğuk, burası Sibirya, ilk defa ben hariç herkes hasta, galiba bu cuma akşamı evdeyim. Zut alors!

P.S.(2) Yazmayı unutmuşum! 500. post'muş bu. Birden heyecanlandım; ilk zamanlar, ilk günler, öncesinde dalga geçerek sonrasında çekinerek yapılan her hareket, telaffuz edilen her kelime, vurgulanan her nokta...Yine "cheers" diyeyim de, farkettim ota boka "cheers" deyip kadeh kaldırıyorum, "aman da ne güzel şeyler yaşanmış, ne güzelmiş" diye de acaba hepsine değiyor mu yoksa benimki sadece just an illusion durumu mu? Qui sait?

No comments: