30 yıl geçmiş...
F.A. ve karnı burnunda J.A.'nın ölüm yokuşu Kazancı'dan kaçışlarının üzerinden 30 yıl geçmiş. Nice acının, nice sorgunun, nice gözaltının ardından 30 yıl geçmiş. Bugün bir çok şey geride kalmış gibi gözükse de, yaşanan hayatlar rahat olsa da, çizilen yaralar belki de hiçbir zaman kapanmadı.
Az önce J.A.'yı aradım geçen 30 yılda hep ayakta kalmayı denediği, yılmadığından dolayı ona saygı duyduğumu söylemek için. Genelde kuzguna yavrusu güzel geldiğinden ebeveynler çocukları ile her daim gurur duyarlar ama çocukların da ebevynleri ile gurur duydukları anlar, zamanlar vardır. İşte bu onlardan biri. Hayat insanı sürükleyebilir, yıldırabilir yahut şımartabilir ama bunlar kaypak olmayı gerektirmez. Hayatta tavır alabildikleri, doğru bildiklerinden vazgeçmedikleri, en önemlisi neyi savunduklarını unutmadıkları için J.A. ve F.A. gurur kaynağıdır benim için (j.a. 'nin tepkisi ise tipik j.a. şeklinde "çocuğum her şey bir yana o kanlı günden sekiz gün sonra sen dünyaya geldin, bizim için de en büyük mutluluk budur" oldu).
Her şey gelip geçiyor, su gibi akıp gidiyor işte. Önemli olan insanın hayatta değer verdiğini söylediği düşüncelere/insanlara sahip çıkması, ucuzlatmadan haysiyetle yaşaması. Yoksa boş romantik lafları Cezmi Ersöz, siyasi olanları da Tuncay Özkan zaten telaffuz ediyor. Gerek yok böyle kahramanlıklara; insan neye sahip olduğunu hissediyorsa yaşasın gitsin, yaşadığı anın mutluluğunu taşısın ...
No comments:
Post a Comment