Hani bir masal vardır: aslında prenses olan genç bir kız yağmurlu fırtınalı bir gecede yolunu kaybetmesi sonucu bir şatoya sığınmak ve kimliğini deşifre etmek zorunda kalır. Şatonun sahibi de bir prens olmasına rağmen kraliçe olan annesi, kendisinin prenses olduğunu idda eden bu genç kıza pek inanmaz ve test etmek ister. Uyumadan önce 40 adet döşeğin altına tek bir adet bezelye tanesi koyar ve oğluna "yarın her şey anlaşılacak" der.
Ertesi gün kraliçe prensese nasıl uyuduğunu sorduğunda prensesten "çok rahatsız uyudum, bir şey beni sürekli rahatsız ediyordu, her tarafım mosmor oldu" cevabını alınca kraliçe ikna olur ve masallardaki mutlu sona ulaşılır, filan filan.
"Çüş, kıza bak kendisini prenses sanıyor" filan diye nefret oklarının gönderilmesine gerek yok, sadece kendime gülüyorum sabahtan beri, aklıma da bu masal geldince yazayım dedim.
Cumartesi gecesi, sıklıkla babet giyen ben, elbisemin altına stiletto giydim ve saatlerce ayağımda kalması sonucu her iki ayağımda da aynı ayak parmaklarımda yara oluştu. Öyle büyük bir şey değil ama bir şekilde sızlıyor ve acıtıyor. Yaralar da, itiraf etmek gerekirse, gerçekten küçük ve kanama gibi durumlar da söz konusu değil, ama benim için feci bir durumda. Pazar sabahından beri yara bantları, kremler, özel muamale vs derken gece de yüzüstü yattığım için ara ara yatağa sürtünüp acıtması sonucu uyandım filan. Haliyle sabah kalkınca halime çok güldüm. "Ulan altı üstü iki nokta bir şey, amma olay yaptım" diye, sonra da aklıma bu masal geldi, masaldan sonra da asıl J.A. 'nın bu tip durumlar için kullandığı "kedi kıçını görmüş, ne büyük yara diye denize atlamış" lafı geldi. Hâlâ gülmeye devam ediyorum kendime. İyidir arada bir insanın kendisine-kıçıyla-gülmesi; diğeriyle olan ilişkiyi yumuşatır, gerginliği alır.
No comments:
Post a Comment