Uzun zamandır bir cumartesi gününü bu kadar heyecanlı beklememiştim. Buna geçen kutlama-anniversaire vs haftası bile dahil.
Pazar gecesinden başlayan, pazartesi sabahının ilk saatlerinden beri içimde cumartesi gününe dair bir heyecan, bir coşku var ki anlatamam... Gün bugün, vakit akşam, saat 19.
Artık talihsizliğim mi, kaderin bir cilvesi mi bilmiyorum ancak ben bu kadar fener fener diye söylenirken yakın arkadaş çevremde 2-3 kişiyi geçmez bu coşkuyu paylaşacağım insan sayısı.
En yakınlarım-gerçekten en yakınlarımın- hepsi Galatasaraylı. Şöyle omzuna dayanacağım bir insan mı çıkmaz ya? İşte bir Rey. var, bir de O. (hadi efsane'yi de sayalım ama o muallim, karşı tarafa saygılı bir insan maç seyrederken. bir de ayrılmışız filan, bazen, bazı anlar ilginç olabiliyor). Kadim dostum Sekvotka, M, R. vs hepsi Galatasaraylı, hem de en iğrenç halleriyle (beşiktaşlı bile değiller. hepsi mi galatasaraylı olur bu insanların? nasıl bir talihsizliktir benimkisi? ) . Ne beraber maç seyredebiliriz, ne maça gidebiliriz, ne de beraber aynı amaca yönelik küfredebiliriz. Sen her şeyi paylaş, gel burada ayrıl. Valla içimdeki üzüntüdür.
whatever
Yapacak bir şey yok, herkes hayatından memnun, herkes birbirine saydırıyor, demek ki her şey yolunda. Aşk ile nefretin birlikteliği böyle bir durum herhalde. Bazen en nefret ettiği aslında içten içe en sevdiği değil midir? En kötü, en keyifsiz zamanda da en nefret edilenden en beklenmedik jest gelmez mi zaten (enkazın, çöken evin altında dakikalar sayılıyken en nefret edilen ülkeden gelmedi mi en hızlı hareket, en dost el)? O yüzden nefret duygusu çok kötü gelmez bana. Duyarsızlık, umursamazlık daha kötüdür.
P.S. Saat 19'da O. ile Develi'deyizzzz. F.A. belki giderim diyordu maça ama Adnan Polat ve progéniture'den zerre kadar hazzetmediği için her an cayabilir. Ancak ben çıkışta dönerken karşıdan gider öperim onu, kaçırmam bu güzel günü.
Lay lay lay....
Lay lay lay...
Lay lay lay...
1 comment:
ini bu nezih blog ortaminda kufretmek istemiyorum sultanim ama bu aksam fener'in...
Post a Comment