Monday, February 22, 2010

Gurur

Belki saçma belki naifçe belki de olması gereken bilemiyoroum ama sevdikleri ile gurur duymayı sevenlerdenim. Geçen hafta pek sevdiğim öğrencim E. Ö. ödül kazanmıştı, haliyle ona çok sevindim. Dün de çok ama çok sevdiğim, hayatta kaybedeceğimi hiç düşünmediğim kadim dostlarımdan Boogie Boy Berlin'den altın ayı ile dönünce sadece sevinç değil gurur da işin içine girdi. İnsanın dostu ile gurur duyması nasıl harika bir duygudur! Galiba her şey schadenfreude değil, bunun aksi yönde bir duygusu da yani onun mutluluğu ile mutlu olmak da var hayatta. Belki herkes için geçerli değil ama yine de her türlü kötü davranışa rağmen hayatta başkalarının mutluluğundan mutluluk duymak da var, onunla sevinmek de var. Ona da telefonda söylediğim gibi kendim yapmış kadar mutlu oldum ve belki de konuşurken uzun zamandır birisine bu kadar içtenlikle, bu kadar hissederek "canım" dememiştim. O kadar mutlu oldum ki...
Evet, evet hayat sadece schadenfreude değil. Çoğunlukla schadenfreude olduğunu kabul ediyorum ama az sayıda da olsa Allah'tan mutluluğu ile mutlu olacağımız, gururu ile gururlanacağımız benzer şeyleri bizler için hissedecek dostlarımız var.
Mutluyum. Evdeki Veuve-Clicquot'u ikizi U.'ya söz vermiştim ama artık böylesine büyük bir olayda ikisinin de olduğu bir yemekte patlatırız yine yemek yaparım içip sarhoş oluruz. En kısa zamanda. canım ya.

p.s.bizimkisi yönetmen değil, görüntü yönetmeni. yani öndeki gözlüklü değil.

No comments: