Thursday, February 4, 2010

Ayrımcılık ayrımcılık daha eder daha büyük ve genel bir ayrımcılık


Günlerdir aklımda Garanti Bankası'nın "2010'dan en büyük dileğim" isimli imaj reklam kampanyası var. Her rastladığımda, o küçük çocuk sesinin "babam çok güçlüdür, ağabeyim iş arıyor annem yeni bir mutfak istiyor" yankılanmasında tüylerim diken diken oluyor. Bir çocuğun reklamda kullanılmasını zaten geçtim (ki karşıyım ben bu çok küçük çocukların reklam-dizi gibi alanlarda yer almasına) ama asıl rahatsız eden reklam metnindeki toplumsal kadın erkek rollerinin dağıtılışı.
Çocuğun gözünden kadın (anne veya abla) evdedir, yeri ailesinin yanıdır. O evde kocasını bekler, ona destek olacak şekilde evi çekip çevirir ve sonunda da bu kadar yorulmasına karşılık güçlü kocası tarafından bir mutfak/banyo/araba ile ödüllendirilir. Kadın mutfak/araba gibi domestik bir nesne ile ödüllendirilse de ekonomik bir gücü veya bağımsızlığı veya veya evin dönmesinde herhangi bir ekonomik katkısı yoktur; yani yine güçlü olmayıp ve güçlü olan erkeğe bağımlıdır.
Oysa erkek yani baba veya ağabey dışardaki dünyada var olan, sosyal bir etkileşim içerisinde bulunan ve yaşam ile bağı kuvvetli bir roldedir. İş yaşamı değişebilir yani işe girebilir işsiz kalabilir ama önemli değil çünkü her halukarda güçlüdür, her derde çözümü bulacak olan yine odur yani erkektir.

İşte bu, cinsiyet ayrımcılığı denilen kavrama güzel bir örnektir. Ayrımcılık sadece ten rengine, dini mezhebe, cinsel tercihe karşı yapılmaz. Aynen şiddetin sadece "fiziksel" olmadığı; pasif şiddet, pasif ırkçılık olduğu ve bu pasif halin aktif halden çok daha tehlikeli ve etkili olduğu gibi.
Bugünlerde Amerika'da bir başka ayrımcılık sorusu soruluyor. Yılların boş ama fani işler dergisi Vanity Fair, büyük paralar vererek alanının büyük ismi Annie Leibovitz'e çektirip kapağına koyduğu yeni kuşak Hollywood oyuncularının temsilcilerinin hepsinin beyaz ve zayıf ötesi (skinny) olması sebebiyle ayrımcılık (discrimination) sorusu ile boğuşuyor. Özellikle de geçen sene Oscar almış hintli Freida Pinto ve bu yıl yine Oscar'a aday genç amerikalı zenci oyuncu Gabourey Sidibe gündemi meşgul ederken. Bu da bir ayrımcılık biçimi; ten rengi ve toplumsal estetik kabul ediliş üzerinden yapılanı. Bizim Garanti reklamınınkinden daha aleni daha görülür şekilde yapılışı belki işin Amerika'da gerçekleşiyor olması ile ilintilidir. Her ne kadar ülkenin başkanı bir siyah da olsa yıllarca pasif şekilde yapılmış öğretiler, kitaplara müfredatlara yazılmış önyargılar kolay silinmeyecektir. Hele dün beyazlarla aynı otobüste yan yana oturamayan, aynı lokantada yemek yiyemeyen ve hor görülen bir kesimin kabul görmesi (kabullenilmek değil) uzun zaman alacaktır.
Elbette her ülkenin kendi sosyo- kültürel yaşam biçimi ile bağlantılı olarak ayrımcılık gösteren davranışlar birbirinden farklılık gösterse de ne var ki bu farklılık işin "ayrımcılık" olduğu gerçeğini silmeyecektir. P.S. gaborey sidibe'nin kim olduğunu filmin fragmanını görene kadar bilmiyordum. Sonra hatırladım ki burada yine bir cuma eğlencesi sayfasında ona buna salladığımda (melis alphan'dan iyi olmayayım) kendisinin resmini koymuş ve giydiğinin beğendiğimi yazmıştım. garip işte, her şey en pahalı, en lüks, en ince, en skinny, en mavi gözlü, en renkleri güzel olmakla olmuyor...







1 comment:

Anonymous said...

aman siz paranoyak ruhlara her bi bok ayrımcılık zaten...
yalan mı? kadının yeri evidir...
kocasının dizinin dibidir...
sırtından sopa karnından sıpa eksik olmamalıdır, olursa feminist, eşitlikçi, pozitif ayrımcı falan olur.
aslında iyi olur, böylece herkese verir, erkek milletine skor sağlar...
yürrrüüüü be kim tutar seni hehehehe

k.