Sabah hafifliği deniyor buna.
Yağmur dinmiş kar durmuş saat 6ya doğru gökyüzü güzel gözüküyordu üşenmeyip Nişantaşı'na gidip B.'yi göreyim ama GS maçı için Fantastik 4'lü + K. ile beraber gidilecek gidilecek kebapçıya hiç girmeyeyim edebimle hastalanmadan eve döneyim derken yine hiçbiri gerçekleşmedi bambaşka şeyler oldu.
En son bıraktığımda 2-0 öndeydi GS. Ayrıca skora bakmama gerek yok çünkü stattan böğürenlerin sesi eve kadar geliyordu. "bittim ya, şimdi herkes arar, telefonda bir böğürür sabaha kadar" diye düşünürken sesler kesildi daha bir sessiz oldu her şey benim ilgim zaten başkalarına gitti, bitti.
Sabahın erken saatlerinde baharın ara sıra kapıdan kendini gösteren yüzü olan güneş, cik cik cik cik öten kuşlar ve GS'ın yenilgisi. Şu anda yudumlayarak içtiğim kahvemle beraber bana sabah hafifliğini yaşatan güzel bir haberdir bu (daha pisleşirdim ama bugün otoparkçı mafyasından ziyade audrey hepburn'um. o yüzden I'm havin' my breakfast at tiffany's)... Şöyle ayaklarımı elimde kahvemle uzatayım, dün gece yıkılan fantastik GS'lıları düşüneyim... vah vah...
3 comments:
schadenfreude!nereye kadar??? sevinciniz biraz da kendi başarılarınızdan gelse artık?!!!
zor mu diyosun?...
sultanim gecirmisler dun size :))
heh heh!
Allah ın sopası yok. Dan diye iner kafana Bursa'da. Ucuz Galatasaray antipatisi. doğal değil...
Post a Comment