Monday, February 11, 2008

Semt semt şehir


Sabah F.A. ile yitip giden dostun unutulmaması, katlinin aydınlığa kavuşması için Beşiktaş'a gittik. Sevimsiz bir hava, aptal bir yağmurla kar arası bir şey altında bekledikten, yine üzüldükten ve F.A. herkese merhaba dedikten sonra kendisini günlerdir istediğim gibi bir kahve içememenin dürtüsü ile amerikan kahvecisine götürdüm. Sevmiyor bir sebeple. Ben de bayılmıyorum kahvesine, dilimi yakan sıcaklığına ancak kahve kokusunun cazibesine kapılıyorum. Ve semti seviyorum. Neden bilmiyorum ama Beşiktaş benim bu ait olduğum, doğup büyüdüğüm şehirde sevdiğim semtlerdendir. Bazı sokaklarını, yerlerini çok severim. Takımı ile ilgilenmem o takım ile ilgilendiğim kadar ama tribününü, Çarşı'sını çok severim.

Duyduğuma göre Bulgari Hotel Beşiktaş'a yapılacakmış. Tam sahile. Şehrin en güzel, en keyifli semtlerinden biri daha manasız bir lüks tüketim uğruna gidecek. Tüketime itirazım yok da üretmek lazım o kadar tüketebilmek için. Bilmiyorum sevmiyorum bu kadar fazla, abartılı şey.
whatever...kahve güzel şey!

No comments: