Yeni yıl ile beraber Fantastik 4'lünün doğum günü maceraları başladı.
Cuma R.'nin doğum günüydü. Kutlama fikri ve organizasyonu günlerdir ayağı kırık vaziyette evde oturduğu için sanki yukardan inen güzel bir hediye şeklinde denk düştü ve değneklerle de olsa güzel bir kutlama olsun istedi. Düz ayak olabilecek bir meyhane derken benim pek sevmediğim Zeytinli'de uzun masa, fantastik 4'lü ve sevilen diğer artılar...Güzel geceydi ama en güzeli benim için R.'nin yüzündeki tebessümün varlığıydı. Seviyorum sevdiklerimi o tebessümle görmeyi (hani huysuzum, ayrık otu gibiyim, inatçıyım, bazı anlarda uyumsuzluğum da mevcut ama o kadar da kötü insan değilim galiba. içte "iyi" var sanki).
* yemeğe katılmayan ama sonrasında bizimle buluşacak olan kadim dostum sekvotka'nın "yarın sabah kahvaltıya gelecekler gibi bir lafı ben bahane olarak duymak istemiyorum ama sen bilirsin" demesine karşın pek bir şık, pek bir bedroom eyes, pek bir anna wintour olmama yani ortalıklarda gözükmek isteme potansiyeline rağmen gecenin devamına ben gitmedim. Hem ertesi sabah kahvaltı organizasyonu, hem de üzerimdeki fiziksel bir ağırlık yine medeni bir saatte eve döndürdü beni. Evet, ben üşengeçimdir, bazen kolay sıkılırım ama hiç öyle bir şey yoktu. Gerçekten düşünüyorum da bu fiziksel ağırlık, yorgunluk vs acaba bedenimde ölümcül bir virüs varlığı sebebiyle olmasın?
* r.'nin pastası çok güzeldi, çok fantastikti. aslında vazgeçmiştik ama fantastik 4'lü doğum günlerinde fantastik pastalar yapmaktan vazgeçmemeye karar verdik. yine devam ediyoruz. bundan sonraki benimki.
* yine ucundan kaçtı. bu iki oluyor. üçüncüsünde olacak herhalde.
* vouloir faire un voeu. c'est fait.
No comments:
Post a Comment