Monday, March 31, 2008

Bazı şeyler satın alınır bazıları alınamaz

J.A.'nın şehir dışında olması ve tabii biricik evladının günlerdir hasta olup balkona dahi çıkaması sebebiyle kahrolup uğrayan F.A. ile pazartesi günü televizyonları işgal eden spor programlarından, dünkü maçtan, gereksiz Baki Mercimek'ten, Barcelona'dan konuştuktan sonra aklıma Roy Keane ararken karşıma çıkan bir sitede gördüğümdür. Tişörtmüş ve anlıyoruz ki güzel tişörtleri var (mış).

Bu da güzel ama o kadar beni ilgilendirmiyor demeliyim. Ama Cantona tişörtleri güzel. Ben sadece lafı sevdim. Para aşkı, sevgiyi, saygıyı satın alabilir mi? Klişe cevap "asla"dır ama işin doğrusu satın alabilir. Ne yazık ki. Ne yazık ki çoğu insanda, çoğu insanın kalbinde para her şeyi satın alabilir. Paranın alacaklarının bir şey ifade etmeyeceği, gerçekliğin, samimiyetin hatta hatta sadece birkac kez telaffuz edilmiş ifadelerin ancak kapıları açacağı az insan vardır. Hele hele bugünkü düzende veya şirazesinden çıkmış düzende.

whatever...

Ne gereksiz laflar, ne de futbol cehaletimle devam etmeyeceğim. Sadece Cantona'ya, kalkık yakalarına, "you can't buy class" lafına, roy keane'nin haysiyetine tavım deyip ağır ilaçların sersemletici etkisiyle de giderim.

No comments: