Tuesday, March 11, 2008

Hiçbir şey


Garip şey şu hayat.Yaşanan tesadüfler, tesadüf edilenler. Bayılırım tesadüflere. Çok eğlenceli, çok sürpriz olduklarını düşünürüm. Bu da öyleydi, çok eğlenceli bir o kadar da ani, beklenmedik. İşte o andaki tepki, hissiyat önemlidir. Doğru. Veya sadece belki önemlidir, belki de sanıldığı kadar değil.
Ne sokak, ne cadde, ne alışveriş merkezi, ne kanyon, ne amerikan kahvecisi, ne sahil, ne bebek sahili, ne fenerbahçe sahili, ne yeşilköy sahili, ne şükrü saraçoğlu, ne ali sami yen, ne inönü, ne beyoğlu, ne cihangir, ne nişantaşı, ne etiler, ne levent, ne beşiktaş, ne karşı, ne ikea, ne habitat, ne santral, ne otto, ne cavit, ne refik, ne yakup, ne house, ne papermoon, ne şamdan, ne yan, ne roxy, ne 29, ne corridor...

hiçbiri. daha doğrusu hiçbirinde değil ama burada. ve hiçbir şey ama hiçbir şey hissetmedim. nedenini düşünmüyor değilim ama açıkcası pek umursamıyorum desem yalan olmaz. demek ki böyle oluyormuş insan. ne demişler? nefret aşkın başka bir versiyonudur yani yine de içinde biraz sevgi barındırır ama kayıtsızlık... belki de birine karşı hissedilecek en kötü duygudur çünkü kayıtsızdır, umursamazdır.

nothing
rien

bu arada franco geleneğimi anıp non, je ne regrette diyeyim edith piaf'ın anısına:
non, rien de rien,
non, je ne regrette rien,
ni le bien qu'on m'a fait, ni le mal,
tout ça m'est bien égal.
... evet, tercihimi yaptım hayatta, pişman olduğum bir durum da değil. olanlar utansın diyeyim de iyice arabesk olsun ve bitsin bu yazı (hele son cümledeki ağdalı ifadeye kendim bile çok güldüm).

No comments: