Sunday, April 1, 2012

Never on sunday # 2

Gerçekten de 2012 başından beri yazılmış onca never sunday'e rağmen bugünkü never on sunday ismini, şanını en iyi taşıyan gün olsa gerek. Ruh halinin, günün, yaşamın ve belki de her şeyin never on sunday hafifliğinde olduğu gün. Yağmura hatta manasız soğuğa rağmen...

dün geceden yapılan pazar planı, uzayacağını düşündüğüm ama uzamayan gece, hafif bir pazar sabahı, çiseleyen yağmur ama yüksek gökyüzü, 11:00 kahvaltısı, lokanta maya, repettolarla çıkmış olan bana nazaran kat kat hatta yünlü giyinmiş leopard lover g., yünlüsüne rağmen şahane kimono ceketli g., biraz ortaya, biraz herkes kendine yiyeceği kadar, büyük reflü perhizinin hafif eksen çarpması, lezzet çıkartması, kahve ve kahve ve kahve, small talk & big talk, bir sürü konu ve bir sürü keyifli konusuzluk, "günün sonunda istediğim tek şey yarılarak gülmek", koska macerası, robinson crusoe macerası, nalbur macerası, nalbur macerasında vuslat, "beyaz mı, ekru mu", kalabalık cihangir sokakları, duyduğumda abartılı olduğunu düşündüğüm ama kuruyemişçide insanların "yalan dünya burada çekiliyormuş , nerede çekiliyor" sorusunu duyunca kaçmak için adımlarımı hızlandırdığım, sınırları içerisinde sadece ve sadece evimi, j.a.& f.a.'nın evini, lacivertini, esnafını sevdiğim ama mantar gibi türeyen dışı parlak içi kof kafelerini, turistlerini, şımarık kafe çalışanlarını, tek dizi ile şöhrete ulaşan şımarık oyuncu tayfasını sevmediğim cihangir, hafif esen hava ve never on sunday ... layığıyla, hafifliğiyle...

No comments: