Monday, April 9, 2012

- 3 : meral okay

Sabah her şey, yağmura soğuk havaya rağmen güzel sayılabilecek bir şekilde başlamışken haberi geldi... Aslında beklemiyor değildik ama yine de her ölüm gibi insanın yüreğini sıkıştıran bir haber oldu. Son halini görmemiştim, pek görmek de istememiştim açıkcası. Bence o da istemiyordu öyle görünmek. Haklıydı da. Ama geçen yaz daha hastalık ilk çıktığında hastanede görmüştüm, oyuncak götürmüştüm yanına "iyileştiğinde beraber gideriz" diye. O günlerde daha anneannem sağdı, J.A. ise kanser teşhisi konulan iki arkadaşının şaşkınlığı içerisindeydi. Bir tanesinin gidişi çok hızlı oldu. Diğeri ise, işte bugün. F.A. ise zaten ayrı üzgün.

Televizyonda özel yayınlar varmış, twitter'da tanıyan tanımayan insanlar yazıyormuş. Belki çok samimidir ama nedense öyle gelmiyor bana hatta ayıp bile geliyor. Yarınki cenaze de bana çok fazla gelecek, Bebek Camii zaten küçücük iyice dolacak taşacak, herkes onu tanıdığını, onu çok sevdiğini söyleyecek. Galiba en çok da bu bir şekilde bilinen kişilerin ölümlerinin ardından yapılan "ben onu iyi tanırım" lafları ile gelen kendine pr çalışması beni şaşırtıyor. Aslında çok şaşırmamam lazım çünkü kendisiyle tam da Meral'ın hastalığının çıktığı sıralarda tanışmak durumunda kaldığım Özlem Gürses'ten antrenmanlıyım. Nasıl kendisinin tanımadığı insanlar için "tanıyorum onu ben" demelerini, nasıl başkalarının isimleri üzerinden "çok iyi biliyorum tabii ki de" diye atlayıp 3. kişiye onun için en yakın arkadaşını anlatır gibi anlatmaları vs. aylarca duymak görmek durumunda kaldığım için böyle insan tiplemesine antrenmanlı olmalıyım ama işte nafile. İnsan alışkın olmayınca, yetişirken ailesinden böyle halleri görmeyince yaşı kaç olursa olsun hala şaşırmaya devam ediyor.

whatever ...

Haberin gelmesinden hemen sonra J.A.'nın yanına gittim. Şirindi, sevimliydi ve tabii dirayetliydi. Gözyaşlarını tutamayan da her zamanki gibi ben oldum.

Yarın tatsız olacak. Yağmur dursa bari. Ha bir de bu modern ve teknolojik hayatların içerisinde ölümler sonrasında yaşanan bir başka gariplik daha var. O da ölüm sonrası cep telefonundan isim silmek. Ya da silebilmek. Birkaç insana haber veren mesajı atarken Meral'in ismini yazarken kayıtlı olduğu şekli ile göründüğünü ve bir şekilde bir süre sonra silmem gerektiğini düşündüm. Çok garip geldi. Daha silmedim. Daha anneannemi de silmedim ki o asıl dedem olarak kayitli yani o kadar yıl o kadar olay o kadar telefon gelmiş geçmiş üzerinden. Demek ki ölümlerin ardından isim silmeleri henüz gerçekleştirememişim. Varlığını hiçbir şekilde istemediğim birçok insanınkini tereddütsüz silerken. Demek ki ölüm bazen hissettirdiğinden daha soğukmuş, özellikle de hayali bir insanı canlı tutma arzusunu yaşatırken...

No comments: