Madem evdeyim-yine-madem sıkıntıdan patlıyorum biraz olsun eğleneyim, yine hastalıktan kırıldığım cuma eğlencesini yazayım.
Hiç hazzetmediğim ve sahip olmadığım marka Louis Vuitton, görüntüsünü şu renkli logolu biraz da çocuksu hale getiren Murakami'nin sergi açılışını gerçekleştirmiş. Aşağıdaki N.Y.C'li socialite insanlardan. Güzel değil, çirkin değil, öylesine işte, renkleri güzellerden ama elbisesi bayağı kötü. Özellikle de renkleri. Renklerin başlı başına kötü olması dışında ne saç rengi ne de ten rengi ile uyumlu olmamış. Ama elindeki çanta güzel.
İşte bu yılın modeli. İngiliz. Kate Moss'un tahtını alacağı söylense de bence biraz zor. Biraz şebelek bir görüntüsü var. Eli yüzü düzgün, verdiği fotoğraflarda hiç beklenmedik kadar hoş olabiliyor ayrıca televizyonlarda dönen Burberry'nin the beat isimli parfümünün reklamında da bayağı hoş ama makyaj silinip, tasarımcıların verdiği kıyafetler çıkartılınca yani kendi hali ile kalınca ortaya eblek ifadeli kötü giyinen bir insan çıkıyor.Feci bir görüntü. Ortalama bir şarkıcı ve en yakın arkadaşı olan kuaförü pembeler içerisinde poz veriyor. Bu pozun sahipleri elbette amerikalı oluyor. Kadraj da zaten 50lilerin muhafazakar w.a.s.p amerikan ailesi pozu gibi. Resim kötü, pembe rengin hakimiyeti kötü, poz verenler ayrı kötü. Gerçekten bu hafta şuraya koyacak bir tane güzel insan yok galiba.
Sıkıcı oldu bu sefer. Ne diyeyim people people olamamış bu hafta. Ne yapalım, madem bu denli sıkıcı bari kitaplarıma döneyim.
No comments:
Post a Comment