Günlerdir süregelen, görmek istemediğim, inatla yapmadığım taşınma eylemi gerçekleşti ve artık pazartesiden itibaren orada olacağız. Mutlu muyum? Hayır! Heyecan duyuyor muyum? Hiç!
Tamam her şey güzel, çok da tasarım pek de tasarım ama... "ama" işte başka bir açıklaması yok benim için.
Bir de muhteşem tasarımcı, muhteşem bauhaus mimarın bugünkü gazetelerde hayvan gibi tek sayfada açıklamalarını filan okuyunca iyice daraldım ve kendisini gerizekalı tasarım anlayışı ve mimari becerisi için öldürmek istedim. Ancak önce son bir sorum var kendisine: merak ediyorum nasıl bir tasarımcı mantığıdır ki, insanları büyük paralara yepyeni yapılan eşşek kadar geniş ultra tasarım binalarda, göt kadar ofislere 2'li, 3'lü tıkmayı düşünüp bir de üstüne "krema" misali çalışma masalarını duvara bakacak şekilde mıhlanır? Neden bir insan duvara bakarak çalışsın? Neden masasını yerinden oynatamasın? Bu depresif bir hal yaratmaz mı? Benim bildiğim bende kesinlikle yaratacağı ve de aynen "çalışmam ben böyle" deyip son anda bana göre feci ama insanlarınkine kıyasla cennet olan (kıçımın) oda(sında)da masamı sabitlemememdir (yapmayacağım ve yapmam da) . Ayıptır ama ya! Belki çok farkedilmemiş olunsa da orada çalışacak olanlar insan diye adlandırılan canlılar, amipler değil.
Ayrıca bu tasarım, tasarımcı gibi kavramlardan da sıtkım sıyrıldı, hepsinden bir süre uzak durmak istiyorum. Herkes mi tasarımcı olur, tasarlar, tasarım yönetir bir ülkede? Bence hepsi bir süre dursun, kıpırdamasın hele tasarım hiç ama hiç yapmasınlar.
Of bir de yeni haftaya orada gireceğim, artık hep orada olacağım, araba kullanmam gerekecek...Feci gergin bir durum.
İstemiyorum. Ama bunu değiştiremiyorum, gücüm masanın sabitlenmemesinde bitti.
Tamam her şey güzel, çok da tasarım pek de tasarım ama... "ama" işte başka bir açıklaması yok benim için.
Bir de muhteşem tasarımcı, muhteşem bauhaus mimarın bugünkü gazetelerde hayvan gibi tek sayfada açıklamalarını filan okuyunca iyice daraldım ve kendisini gerizekalı tasarım anlayışı ve mimari becerisi için öldürmek istedim. Ancak önce son bir sorum var kendisine: merak ediyorum nasıl bir tasarımcı mantığıdır ki, insanları büyük paralara yepyeni yapılan eşşek kadar geniş ultra tasarım binalarda, göt kadar ofislere 2'li, 3'lü tıkmayı düşünüp bir de üstüne "krema" misali çalışma masalarını duvara bakacak şekilde mıhlanır? Neden bir insan duvara bakarak çalışsın? Neden masasını yerinden oynatamasın? Bu depresif bir hal yaratmaz mı? Benim bildiğim bende kesinlikle yaratacağı ve de aynen "çalışmam ben böyle" deyip son anda bana göre feci ama insanlarınkine kıyasla cennet olan (kıçımın) oda(sında)da masamı sabitlemememdir (yapmayacağım ve yapmam da) . Ayıptır ama ya! Belki çok farkedilmemiş olunsa da orada çalışacak olanlar insan diye adlandırılan canlılar, amipler değil.
Ayrıca bu tasarım, tasarımcı gibi kavramlardan da sıtkım sıyrıldı, hepsinden bir süre uzak durmak istiyorum. Herkes mi tasarımcı olur, tasarlar, tasarım yönetir bir ülkede? Bence hepsi bir süre dursun, kıpırdamasın hele tasarım hiç ama hiç yapmasınlar.
Of bir de yeni haftaya orada gireceğim, artık hep orada olacağım, araba kullanmam gerekecek...Feci gergin bir durum.
İstemiyorum. Ama bunu değiştiremiyorum, gücüm masanın sabitlenmemesinde bitti.
No comments:
Post a Comment