Friday, March 23, 2012
Az kaldı
Bugün itibariyle gerçekten de bahara, sabah güneşine, bahar mutluluğuna, ayaklarımızı şöyle uzatmamıza az kaldı. "hayatta aldığın en basit keyif" diye sorsalar cidden cevabım "ayaklarımı balkonun trabzanına koyarak oturmak" olur. O yüzden az kaldı, balkona, balkondan ayaklarımı sallandırmama, laciverte bakmaya, içerden gelen müziğin hafifçe dışarı çıkmasına, eldeki muhtelif içeceklerin çeşitliliğine, tiril tiril ruh haline... Elbette, on touche au bois, ki beklenmedik aksilikler olmasın, üzülmeyelim, aman!
ha bir de artık balkona da haneye de öyle herkesi almıyor, eski defterlerdeki hatalardan ders çıkarıyoruz ki o hep karşımıza çıkan abartılı sevgi söylemlerindeki meşhur "mutluluk" istemi gerçek bir istem olsun. o sözde niyetler, söylemler, dilekler o kadar sıkıcı ve gerçek değil ki insan balkonda oturup beraber yemek yediğine pişman oluyor (sonra da midesi bulanıyor. yemin ediyorum yıllar geçti, mide bulantım geçmedi, kendimden sıkıldım resmen). evet ya, ben öyle hayatta hiç pişmanlığı olmayanlardan değilim. şayze bebeğim. ama koy gitsin bebeğim, erguvanlara az kaldı...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
2 comments:
sinir oluyorum ben de ''hiç bir şeyden pişmanlık duymuyorum, her şeyden bir şey öğrenilir'' tiplerine. aslında sinir olmaktan ziyade, anlamıyorum sanırım. nasıl olabilir yahu? aldığım o kadar çok karardan, yaptığım o kadar çok şeyden pişmanlık duyuyorum ki, liste yapsam sayfalar yetmez. ama hava güzel, bahar geldi, mutluyuz, o ayrı : )
Bir tek dilegim var, mutlu ol yeter.
Post a Comment