Dersimiz çok uzun zamandır türkçe de farkında değiliz herhalde. Kötü hatta kabus kitap tercümeleri, televizyon yayınlarında duyulan kulak tırmalayıcı bozuk türkçe kullanımı artık sıradan olağan kabul edilen, belki de üzerinde durulmayan bir durum. Yine de insan, doğru düzgün olduğunu düşündüğü iletişim araçlarından bu kadar kötü türkçe ifadeleri duyunca okuyunca irkilmekten başka bir şey yapamıyor.
Umberto Eco'nun Prag Mezarlığı'nı çeviren Eren Yücesan Cendey'in okumaktan soğutan tercümesi gibi. Veya kurgu bir romandan daha ciddi kabul edilen Bizans'ın Kadınları ve Barış Cezar tercümesi gibi (prag mezarlığı'na göre daha az hata var ama "asılmak" çok argo bir terim değil mi? onun yerine sarkıntılık etmek daha doğru bir ifade olmaz mı? hele hele kitap tarih boyunca yaşanmış dini olayları anlatan ciddiyette bir kitap ise). Evet, argonun (illa küfür olmasına gerek yok) böyle kullanımı beceriksizlik gibi geliyor. Küfür tamam hepimizin gündelik hayattaki en büyük eğlencesi ama iş ciddiyete binince manasız kalıyor.
Şu günlerde televizyon kanallarında "elinde patlamak" ifadesini bir filmin konusu anlatılırken yapılan tanıtım anonsundan kullanıyorlar. Hem de AB grubunu hedefleyen cnbc-e'de. Nasıl kötü, nasıl argo nasıl özensiz bir kullanım. Biz aynı ifadenin benzer anlamlı ve daha küfür yüklü olanı götünde patlamak cümlesini kendi leş gündeliğimizde kullanıyoruz da yine de kitlelere ulaşan iletişim araçlarında kötü türkçe duymak müthiş rahatsız ediyor. Yalnız şöyle ince bir çizgi de var: bir programın/dizinin vs içeriğinde küfür argo varsa o rahatsız edici bir durum değil olmamalı da çünkü o belirtilen, bilgilendirilen, kurgulanan, hikayesi çekilen kısacası neyse öyle olan bir durum. Onda sorgulayacağım, "ıııyk ne kadar kötü bir türkçe kullanımı "diyeceğim bir durum olamaz. Rahatsız edici olan, cehalet ile gündeliğin birleşmesi ve kendisini AB grubu olarak yansıttığı sahte dünyada bir de cahilce at koşturulması. Yoksa argoya itirazım yok.
Evet, kesin yaşlandıkça emekli albay karıları gibi korkunç bir insan olacağım, sokaktaki çocuklara bağıran, sürekli şikayet dilekçesi yazan. whatever.
Umberto Eco'nun Prag Mezarlığı'nı çeviren Eren Yücesan Cendey'in okumaktan soğutan tercümesi gibi. Veya kurgu bir romandan daha ciddi kabul edilen Bizans'ın Kadınları ve Barış Cezar tercümesi gibi (prag mezarlığı'na göre daha az hata var ama "asılmak" çok argo bir terim değil mi? onun yerine sarkıntılık etmek daha doğru bir ifade olmaz mı? hele hele kitap tarih boyunca yaşanmış dini olayları anlatan ciddiyette bir kitap ise). Evet, argonun (illa küfür olmasına gerek yok) böyle kullanımı beceriksizlik gibi geliyor. Küfür tamam hepimizin gündelik hayattaki en büyük eğlencesi ama iş ciddiyete binince manasız kalıyor.
Şu günlerde televizyon kanallarında "elinde patlamak" ifadesini bir filmin konusu anlatılırken yapılan tanıtım anonsundan kullanıyorlar. Hem de AB grubunu hedefleyen cnbc-e'de. Nasıl kötü, nasıl argo nasıl özensiz bir kullanım. Biz aynı ifadenin benzer anlamlı ve daha küfür yüklü olanı götünde patlamak cümlesini kendi leş gündeliğimizde kullanıyoruz da yine de kitlelere ulaşan iletişim araçlarında kötü türkçe duymak müthiş rahatsız ediyor. Yalnız şöyle ince bir çizgi de var: bir programın/dizinin vs içeriğinde küfür argo varsa o rahatsız edici bir durum değil olmamalı da çünkü o belirtilen, bilgilendirilen, kurgulanan, hikayesi çekilen kısacası neyse öyle olan bir durum. Onda sorgulayacağım, "ıııyk ne kadar kötü bir türkçe kullanımı "diyeceğim bir durum olamaz. Rahatsız edici olan, cehalet ile gündeliğin birleşmesi ve kendisini AB grubu olarak yansıttığı sahte dünyada bir de cahilce at koşturulması. Yoksa argoya itirazım yok.
Evet, kesin yaşlandıkça emekli albay karıları gibi korkunç bir insan olacağım, sokaktaki çocuklara bağıran, sürekli şikayet dilekçesi yazan. whatever.
No comments:
Post a Comment