İnsan beklenmedik şekilde, beklenmedik bir hızla alışıyor hayatındaki gelişmelere değişikliklere sonuçlara durumlara. Belki önce afallıyor üzülüyor ve nedenini anlayamıyor ama sonrası o kadar kolay ve o kadar sessizce geliyor ki bir anda kendisini şartlara durumlara değişenlere gidenlerin boşluğunda adapte olmuş vaziyette buluyor. Galiba bir yerden bir zamandan sonra alışmak hiç zor değil. Ne kaydebilmişlere ne de kazanılmışlara. Dedikleri gibi üç gün sonra boğaz manzarasının diğer görüntülerden farkı kalmadığı gibi, yürekteki bazı boşlukların da güvelerin elbiselerde açtığıı boşluklardan farkı kalmıyor, sıradanlaşıyor.
Dün Jack Daniels'ı değil bardaktan şişeden içerken bugün kokusuna tahammül edememeye, hayatımın şarkısı dediğini artık dinlememeye, "canım" deyip içtenlikle sevdiğini artık sadece sevmeye, ezbere bildiği telefon numaralarını aramaya aramaya yavaşça unutmaya ... ve belki de her şeye zamanla alışıyor insan. Hiç farkına varmadan, daha idrak edemeden alışmış olduğunu görüyor.
2 comments:
alismak sevmekten daha zor geliyor
alismak bir yara bagrimda kaniyor
sen yoksun kollarim boslugu sariyor
alistim birtanem, alistim sana
ya da
***
unutmak kolay mı deme
unutursun mihribanım
oğlun kızın olsun hele
unutursun mihribanım
hayat böyle bu gemide
eskiler yiter yenide
beni değil kendini de
unutursun mihribanım
yıllar sineme yaslanır
hatıraların paslanır
bu deli gönül uslanır
unutursun mihribanım
zaman erir kelep kelep
meyve dalda durmuyor hep
unutturur bir çok sebep
unutursun mihribanım
gün geçer azalır sevgi
değişir herşeyin rengi
bugün değil, yarın belki
unutursun mihribanım
süt emerdin gündüz gece
unuttun ya büyüyünce
bu işte tıpkı öylece
unutursun mihribanım
Post a Comment