Monday, November 2, 2009
Dönüş
Ne yazık ki her gidişin bir dönüşü var. Dilini bilmediğim, kimseyi tanımadığım (yes, ne yazık ki les jumelles n'ont pas pu y venir car elles sont tombées enceintes. en meme temps et sans savoir que l'autre est tombée enceinte aussi. je crois que c'est ça etre jumelle-jumeau-. en je pense que j'irai les voir vers la fin de janvier apres la naissance des bébés. yani katerina'nın fransa döneminden sadece ben vardım) bir şehirde bu kadar mı eğlenebilirim, bu kadar mı rahat hissederim, bu kadar mı sokaklarında rahatça dolaşır o çok zor dil yunancıyı ezberleyerek konuşabilirim. Atina, tamamdır, yunanlılar zaten tamamdır hele hele yunan erkekleri ... ağır tamamdır (ama kızlar çirkin)
atina, kolonaki, missoni kafe, zonar's -forever-, fanis, afroditis, george, elli, viki, katerina, konstantinos, dimitris, kostis (heart him ), mikhalis, theodoros, kıbrıslı türkçe konuşan kıbrıslı rumlar, zeybeki-zeybek dansı, hotel king george, efharisto, to millo hellenica, chanel new york red, b.'nin pullu elbisesi, forever gold and gold and again, metro, akropolis, adonis
Giderim ben yine. Sadece gelini tanıyıp başka kimseyi tanımadan, dilini konuşmadan bu kadar rahat edip, bu kadar da iyi dostlar edindiysem önümüzdeki zamanlarda yakındır gitmem-ve de gelmeleri-. Hele 1 ay filan kalsam -belki yazamam- ama kafadan konuşurum.
P.S. bu arada türkler mümkünse seyahat etmesin. evet her seyahat sonrası aynı şeyi söylüyorum ama bu varoluş biçimine ne yapabilirim ki? gidip de daha açılmamış kontuara durmaksızın soru sormak mesela? herkes mi elinde pasaportla gidip mutlaka uçağın kaçta kalkacağını sorar? veya anons edilince kapıya doğru koşar? zaten oturacak yerin belli her şey tamam daha nereye ve neden koşuyorsun? veya uçakta önünde oturan arkadaşına "kankaaa noldu maç?" diye bağırmalar. ve tabii uçak durmadan kemeri çözüp ayağa kalmayı ve dolaplardaki eşyaları indirmeyi geçiyorum. işte bu yüzden mümkünse türk insanı seyahat etmesin.
P.S. (2) demet şener'in beyazlığı ve solaryumlu olmayışı benim beğeni kriterime uygun ama o dudaklar nedir? gerçek mi? hep böyle miydi yoksa yapıldı mı? çünkü gerçekten de donald duck gibi bir ağzı olmuş kendisinin. evet aynı uçaktaydık evet kalın sesini ve ibrahim'den izinli ve onaylı eskiye nazaran daha edeplice atılan kahkahalarını duyduk .
Labels:
Cities/Places,
Friendship
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment