Monday, November 9, 2009

Eğlence-kinda late

Biraz tembellik, biraz bolca eğlence, biraz hasta bakımı, biraz güzel gece anıları, biraz müzik stüdyosu ziyaretleri, biraz "davulun güzelmiş",biraz jameson, biraz cuma gecesi evde kısa süreli hafif yemek ziyafeti, biraz sevilen dostlar, kadim dostlar, biraz lezzetli yemeklerim, biraz single malt, biraz sekvotka dj'liğinde müzikler, biraz iyis, biraz t.d., biraz alt kat derken cuma eğlencesini ve birçok şeyi atladım, üzerinde durmadım. Fakat resimlere baktıkça, sayfaları çevirip de insanları gördükçe de kendimi tutamadım.
Elbisenin rengi ve payetleri çok güzel ama altına giydiği ayakkabılar kabus. Ama herhalde bu kadar ince bu kadar uzun olunca pek önemi kalmıyor. Kızın yüzü filan güzel değil ama o köprücük kemiklerinin çıkık hali müthiş resmen.
Hani gerçekten bazen Teksaslılar ilginç olabiliyorlar. Erin Wasson ki genelde beğenirim. Şu şapka, şu etek elbise gibi şey ne? Ya ama asıl şu leoparımsı şapka nedir? O kadar kötü o kadar çirkin pimp tarzı ki bu tarzı hakkı ile yapanlardan Mike Patton'i gözlerim aradı resmen. Oysa Mike Patton'da pimp style nasıl da harikulade duruyor...
Bir katıksız italyan bir italyan kökenli amerikalı. Biri beyaz gergin, diğeri kavrulmuş fıstık renginde gergin. Biri 70'inde 50'sinde gösteriyor, diğeri 50'sinde 30'unda gösteriyor. Madonna'nın bu kendini bilmez hallerine çok üzülüyorum. Yani galiba zengin ve celebriti kadın takımında yaşının ilerlediğini kabul edememe hadisesi herkeste var. Ya zaten sen Madonna'sın olayı bitirmiş dünya senin taklidin olmuş daha ne öyle yüz gerdirmeleri, ifadesizleşmeler, daracık 20lik genç kız kıyafetlerine bürünmeler? Yüzü o kadar kötüleşiyor ki gitgide bakamıyorum kendisine bir hayranı olarak. Ama elleri zaten çoktan kaybedilmiş bölge. Emekliliğe ayrılmış Valentino ise forever tanned bir adam, yorumsuzum ama tasarımcılığının ne kadar harika olduğunu da ayrıca belirtirim.
İşte kool bir kadın. Leopar ceketi bence harika, yüzü güzel değil ama geri kalanı gayet ince gayet taş, saçları da tamamdır o halde cidden kim olduğunu bilmediğim bu kadın pantalon hariç en güzel giyinenlerden. Leopar demişken elbette türk kızları leoparı keşfetti. Sırf bu yüzden giymeyebilirim bu yıl ama o kadar seviyorum o kadar çok leopar desenli kıyafetim var ki yazık resmen giymememem. Acaba merak ediyorum güzeller güzeli her şeyi bilen moda yazarı Melis Alphan almış mıdır leopar bir şeyler kendisine? Almadıysa üzülürüm bak şimdi. Alıp göndersem mi Milliyet adresine? Canımm, yazmış öyle köşesinden twitter'ından "sözlüktekileri yazanlar beni çekemeyenler, yerimde olamayanlar" diye. Hmm doğru tabii, keşke Melis gibi olabilsem diye günlerim geceleri geçiyor. Vallahi bunun üzerine, eğer benim leoparım var da onun yoksa çok üzülürüm.
İşte insanın kendisine yatırım yapması gerektiğinin resmi yukarda görülen Jesus bir şey. Kendisi Madonna'nın Guy Ritchie sonrası sendromun meyvesi bir nevi toy boy'u, eyvallah da çocuk her gece alemlerde her gece ünlüler dünyasında kendisine bir isim yaratıyor. Kah en son D&G reklamlarında rol, kah NY gecelerinde dj'lik. Ne o Madonna ile sözde yaşanan beraberliğin getirdiği etki. Akıllısın çocuğum akıllı. Kim ne derse desin, yatırımı kendine yaptın, artık en azından bir süre önün açık. Bir de sevgiden aşktan bahsediliyor. Peeh.
Haftalardır gördüğüm en güzel en şık ve en kool insan. Saçları, beyaz gömleği, çantası, rengi, eteği, topukluları tek kelimeyle tamamdır. Şu kadar ince olsam diye düşündüğüm resim oldu bu. Aman Allahım cidden uzun süredir gördüğüm en tarz ve şık insan. Ayrıca da feci çekici.

Cuma değil bugün o yüzden kısa keseceğim. Hatta kestim de bitti bile. Her şey gibi. Bitiyor bir gün her şey.

No comments: