Hemen herkesin "eskiden burası dutluktu" gibi söylemleri vardır. En azından benim var. Yeşilköy için, Bebek için, Moda için, Bodrum için söylerim. Hem de bol bol.
Çok sevdiğim semtlerin, mekanların, lokantaların, gizli kalmış balıkçıların, sahilde kimsenin bilmediği köşelerin, alanların, ortamların hatta ve hatta müziklerin çoluk çocuğun hakimiyetine geçmesine müthiş üzülüyorum. Paylaşmakta zorlanıyorum. İfadesi garip bir duygu çünkü öyle klasik "tek çocuk işte paylaşmayı bilmiyor ki" gibi gerzekçe bir yaklaşımı öngörenden daha farklı bu paylaşamama hissiyatı. Bu hissiyata sebebiyet veren en önemli unsur ise cehalet, hazmetmemişlik. Ayrıca bir de cehaletten gelen cesaret. "ay bunu bilmiyorum ama önemli değil, nasıl olsa yaparım, denerim, çıkarım, giyerim, yerim, içerim, yazarım, söylerim, yorumlarım" durumu.
İnsanların ne kadar cahil, ne kadar eğitimsiz, ne kadar sığ olduklarına tanık olup bir de cennetin bahçesini ele geçirdiklerini, sahiplerindiklerini gördükçe iyice tadım kaçıyor, popülariteye bir kez daha küfrediyorum. Bahçenin kapısında duranlara ise eğer bundan memnunlarsa o halde "hayırlı olsun yeni müşterileri, arkadaşları, hayranları "der, çıkarken de kapıyı arkamdan kapatırım.
No comments:
Post a Comment