Yağmurlu, yorucu bir İstanbul günü derken akşam saatlerinde önce B. sonra M. ile buluşup beraber hediye baktık sonra da artık rituel haline getirmeye çalıştığımız eski günlerin anısına çarşamba geceleri sortie olayını gerçekleştirdik.
Havanın inanılmaz soğuk olmasına rağmen, İstanbul ahalisi çarşamba geceleri mekanları doldurmuş, şöyle 3 kişilik yer bırakmamış sanki. Neyse Asmalı Mescit'de, Refik, Yakup, Zeytinli gibi seçenekleri eledikten sonra Asmalı Cavit'e gittik ve pek bir memnun ayrıldık. Gerçi yine yer bulma sorunu olmasına karşın bir şekilde halloldu ve B. & M. ve şahsım leziz mezeler eşliğinde, yaş üzüm rakısımızdan keyifle yudumladık. Ve bir kez anlamış bulundum ki, rakı tercihim kesinlikle yaş üzüm rakısı değil. Sevmiyorum nedense. Tadı nedense başka geliyor ama herkes seviyor valla, masalarda açılan şişeler genellikle yeşil renkli olandan. Ancak ben Tekirdağ ya da kara kapaklı Efe diyorum (kulup de güzel ama işin doğrusu kendimi kulup içecek kadar ağır görmüyorum. sanki İhap Hulusi'nin çizimlerine uymuyormuşum gibi geliyor, rakıyı o kadar ağır, o kadar haysiyetle içemiyormuşum gibi hissediyorum).
Havanın inanılmaz soğuk olmasına rağmen, İstanbul ahalisi çarşamba geceleri mekanları doldurmuş, şöyle 3 kişilik yer bırakmamış sanki. Neyse Asmalı Mescit'de, Refik, Yakup, Zeytinli gibi seçenekleri eledikten sonra Asmalı Cavit'e gittik ve pek bir memnun ayrıldık. Gerçi yine yer bulma sorunu olmasına karşın bir şekilde halloldu ve B. & M. ve şahsım leziz mezeler eşliğinde, yaş üzüm rakısımızdan keyifle yudumladık. Ve bir kez anlamış bulundum ki, rakı tercihim kesinlikle yaş üzüm rakısı değil. Sevmiyorum nedense. Tadı nedense başka geliyor ama herkes seviyor valla, masalarda açılan şişeler genellikle yeşil renkli olandan. Ancak ben Tekirdağ ya da kara kapaklı Efe diyorum (kulup de güzel ama işin doğrusu kendimi kulup içecek kadar ağır görmüyorum. sanki İhap Hulusi'nin çizimlerine uymuyormuşum gibi geliyor, rakıyı o kadar ağır, o kadar haysiyetle içemiyormuşum gibi hissediyorum).
P.S. Asmalı Cavit çok iyi olsa da çıkışta gidilen Sefahathane hiç olmadı. İnanılmaz kötü ve sıkıcıydı. Çıkarken rastladığımız kadim dostum Sekvotka'nın "kalıyorsun" ısrarlarına uymayıp adabımla evime dönmüş de olsam sonrasında gelen mesajlarla "acaba kalsa mıydım" diye de düşünmedim değil.
P.S. (2) B. bize Barcelona programları yaptı, haziran sonu tarih belirlendi. Gidiyoruz! Bütün gün tapas yiyip cava içecekmişiz.
P.S.(3) Yine "Başkalarının Hayatı" filminin ne kadar güzel bir film olduğundan bahsettik uzun uzun. Bunlar gecenin başında herkes 1. kadehindeyken konuşuldu, sonrasında muhabbet yine bir seviyesizleşti, muhteşem sp günlerine geri dönüldü. Pek güzel bir şey bu "seviyesiz" dostluklar...
No comments:
Post a Comment