Gerçekten şu kız milleti bir alem...Ne zaman, ne yapacağı asla belli olmuyor (nasıl zevkli !) .
Yine klasik 4'lü SP grubu ve artı 2 ile beraber evde biraz yemek, biraz şarap, eğlence diye düşünülen bir akşamdı.
Cumhuriyet 'imden, herkesin beni oturduğumu zannettiği semte doğru yola çıkıp, B.'ye vardım.
Kapıda karşılamalar, günlük ve daimi dedikoduların konuşulması, şen kahkahalar, Madonna'nın konser dvdsini seyrederken bunalıma girmeler, iç çekmeler filan derken gece ilerledi ve acaba dışarı çıksak mı diye lafları dönmeye başladı. Çıksak da nereye gitsek çarşamba akşamı derken, M. 'den Şamdan lafı çıktı ve noktayı koydu...
Şamdan'a yıllardır gitmemiştim. Öyle Şamdan çocuğu da değilimdir, ilk gençlik dönemimde gitmişliğim vardır ama ne kapısını bilirim, ne garsonunu tanırım. Ne var ki, bir şekilde severim ancak beraber gidecek kimseyi bulamadığım için de gitmem.
M. bir dönem Şamdan çocuğu olduğu ve kendisi Şamdan'dan çıkmış ama içindeki Şamdan'ı çıkartamamış olduğu için kendisinde ayrı bir heyecan da oluşmadı değil hani. Ayrıca akşam akşam öyle sortie durumu hiç planlarda olan bir durum olmadığından için kılık kıyafette yapılan ufak rötuşlarla kendimizi bir anda Nispetiye Caddesi'nde bulduk.
İçeri girdiğimde, bir an yıllar öncesine dönmüş gibi oldum. Garipti. O zamanlar neymişim, kim neymiş, neler yaşanıyormuş, şimdi her şey nasıl düşünceleri geçti kafamdan. Nasıl her şey değişiyor, beklenmediklerle karşılaşıyoruz, boyumuzdan büyük konuşunca ettiğimiz lafları yutuyoruz. Ne var ki hayatın sürprizleri bunlar ve yine de her şey -bir şekilde- güzel.
Müzikler kesinlikle birçok mekandan çok daha güzel, daha disko çalıyordu. Imagination, Sugarhill Gang, The Whispers...hepsi çaldı. Hele Just an Illusion ile ben kendimi gerçekten bir an için '79 yılında Studio 54'de sandım...Ne var ki, rüya uzun sürmedi ve latın müzikleri geldi peşi sıra ve biz çıktık.
Ancak gece bitmedi... Eve dönme amacıyla bindiğimiz taksiden istikameti, M.'nin asıl Şamdan kızı ablası M. arayıp çağırınca, Cahide'ye çevirdik. Hiç anlatmayacağım, feci idi. Madonna olmaya çalışan bir Hande Yener sahnede vardı ki evlere şenlikti. İçerdekiler ayrıca facia idi. Kısacası benim işim olmaz Cahide'de, girdim 20 dakika kaldım, atladım taksiye eve döndüm. Giden gitsin, tutmayayım, benden uzakta olsun.
Bunun dışında gecenin özeti ise çok eğlenceli ve hiç beklenmedik bir gece olarak ifade edilebilir.
Güzeldi.
Anekdotlar ise:
*şamdan'da baktım da mekanda pek öyle güzel kadın yoktu. Erkekler ise yaşlı ve biraz yarım dünya görünümünde. ama çalan müzikler güzel. eski anıları olduğu için de eğlenceli.
*narlı mojitosu ehvenişer ancak otto'nunkinin yanında lafı olmaz. öyle renkli içecek sevmeyen ancak içecek sıralaması rakı, şarap ve şampanya olarak giden, aynı zamanda reflü ve şeker hastası biri olarak da, gece çıktığımda ne içeceğimi şaşırıyorum. rakıyı adabıyla içmek gerektiğinden öyle elimde görgüsüz gibi rakı kadehiyle dolaşmayacağımdan, barlarda verilen şaraplar kötü olduğundan, şampanyaları da gereksiz pahalı bulduğumdan narlı mojito, votka sprite gibi acayip içkilere kalmış durumdayım. hiç de sevmem öyle renkli içki ama yapacak bir şey yok galiba.
* eskiden çarşamba akşamları çıkılır, klube gidilirdi. dün gece aynen öyleydi. inanılmaz keyifliydi.
Yine klasik 4'lü SP grubu ve artı 2 ile beraber evde biraz yemek, biraz şarap, eğlence diye düşünülen bir akşamdı.
Cumhuriyet 'imden, herkesin beni oturduğumu zannettiği semte doğru yola çıkıp, B.'ye vardım.
Kapıda karşılamalar, günlük ve daimi dedikoduların konuşulması, şen kahkahalar, Madonna'nın konser dvdsini seyrederken bunalıma girmeler, iç çekmeler filan derken gece ilerledi ve acaba dışarı çıksak mı diye lafları dönmeye başladı. Çıksak da nereye gitsek çarşamba akşamı derken, M. 'den Şamdan lafı çıktı ve noktayı koydu...
Şamdan'a yıllardır gitmemiştim. Öyle Şamdan çocuğu da değilimdir, ilk gençlik dönemimde gitmişliğim vardır ama ne kapısını bilirim, ne garsonunu tanırım. Ne var ki, bir şekilde severim ancak beraber gidecek kimseyi bulamadığım için de gitmem.
M. bir dönem Şamdan çocuğu olduğu ve kendisi Şamdan'dan çıkmış ama içindeki Şamdan'ı çıkartamamış olduğu için kendisinde ayrı bir heyecan da oluşmadı değil hani. Ayrıca akşam akşam öyle sortie durumu hiç planlarda olan bir durum olmadığından için kılık kıyafette yapılan ufak rötuşlarla kendimizi bir anda Nispetiye Caddesi'nde bulduk.
İçeri girdiğimde, bir an yıllar öncesine dönmüş gibi oldum. Garipti. O zamanlar neymişim, kim neymiş, neler yaşanıyormuş, şimdi her şey nasıl düşünceleri geçti kafamdan. Nasıl her şey değişiyor, beklenmediklerle karşılaşıyoruz, boyumuzdan büyük konuşunca ettiğimiz lafları yutuyoruz. Ne var ki hayatın sürprizleri bunlar ve yine de her şey -bir şekilde- güzel.
Müzikler kesinlikle birçok mekandan çok daha güzel, daha disko çalıyordu. Imagination, Sugarhill Gang, The Whispers...hepsi çaldı. Hele Just an Illusion ile ben kendimi gerçekten bir an için '79 yılında Studio 54'de sandım...Ne var ki, rüya uzun sürmedi ve latın müzikleri geldi peşi sıra ve biz çıktık.
Ancak gece bitmedi... Eve dönme amacıyla bindiğimiz taksiden istikameti, M.'nin asıl Şamdan kızı ablası M. arayıp çağırınca, Cahide'ye çevirdik. Hiç anlatmayacağım, feci idi. Madonna olmaya çalışan bir Hande Yener sahnede vardı ki evlere şenlikti. İçerdekiler ayrıca facia idi. Kısacası benim işim olmaz Cahide'de, girdim 20 dakika kaldım, atladım taksiye eve döndüm. Giden gitsin, tutmayayım, benden uzakta olsun.
Bunun dışında gecenin özeti ise çok eğlenceli ve hiç beklenmedik bir gece olarak ifade edilebilir.
Güzeldi.
Anekdotlar ise:
*şamdan'da baktım da mekanda pek öyle güzel kadın yoktu. Erkekler ise yaşlı ve biraz yarım dünya görünümünde. ama çalan müzikler güzel. eski anıları olduğu için de eğlenceli.
*narlı mojitosu ehvenişer ancak otto'nunkinin yanında lafı olmaz. öyle renkli içecek sevmeyen ancak içecek sıralaması rakı, şarap ve şampanya olarak giden, aynı zamanda reflü ve şeker hastası biri olarak da, gece çıktığımda ne içeceğimi şaşırıyorum. rakıyı adabıyla içmek gerektiğinden öyle elimde görgüsüz gibi rakı kadehiyle dolaşmayacağımdan, barlarda verilen şaraplar kötü olduğundan, şampanyaları da gereksiz pahalı bulduğumdan narlı mojito, votka sprite gibi acayip içkilere kalmış durumdayım. hiç de sevmem öyle renkli içki ama yapacak bir şey yok galiba.
* eskiden çarşamba akşamları çıkılır, klube gidilirdi. dün gece aynen öyleydi. inanılmaz keyifliydi.
No comments:
Post a Comment