100 metrelik mesafeye dahi taksiyle giden üşengeç bir bünye için yokuşlardan yürüyerek çıkıp, daha çok efor sarfedeceği spor salonuna gitmek hayli külfetli bir durumdur. Ne var ki hayatta sağlık nedeniyle, bazı şeylerin bir şekilde yapılması gerekli oluyor.
Spor salonuna gitmenin mutsuzluğu, hareket edecek olmanın verdiği ağırlık ile mahallenin(popüler dergilerin tabiriyle cumhuriyet) tam ortasındaki mekana varıp, çantaya attıklarımı üzerime geçirip, şu yürüyen bantlara doğru yönelmemle birlikte salondaki karşı cinsin gülen, selamlayan bakışları ile karşılaştım. Allah allah noluyor diye düşünürken yanımdan geçen bir tanesi "güzel t-shirt" dedi.
"Ne, altı üstü lacivert t-shirt" filan diye düşünürken üzerindeki yazının olay yarattığını anladım: "I love gambling" . Aman yarabbim, ne kadar düşkünmüş karşı cins bu gambling durumuna. Sormayan, güzel demeyen, değişelim demeyen kalmadı salonda.
Benim de gambling hayatta anladığım, bildiğim bir durum değildir. Ne oynamasını bilirim, ne oynayanı gördüm çevremde. Sadece hayatı kumara benzetirim o kadar; neyin, kimin, ne zaman, nasıl, ne şartlarda olacağı, karşımıza çıkacağı asla belli olmadığı için öyle yaşamaya çalışırım. T-shirt'ü de alma sebebim buydu, komik geldi, hoşuma gitti, aldım.
Bugün gördüm ki yanlış yapmışım valla güzelim t-shirt'ü spor salonuna harcamaya. Hemen yıkatıp, ütületip, haftasonu çıktığımda giyiyorum. Boşuna, Missoni elbiseymiş, saten eteklermiş giyip çıkıyormuşum, elimin altında I love gambling t-shirt'üm dururken.
Asıl bir tane Bruce Lee t-shirt'üm var, yine bir yerlerde kayıp vaziyette, onu da bulup çıkartayım ortalığa.
P.S. Çocuklardan birinde George Best t-shirt'ü vardı, keşke ben de onu sorsaydım. Hayır merak ediyorum, spor salonu olayı mıdır bu, havalı t-shirtler giyip gitmek?
No comments:
Post a Comment