Çok güzel planlamıştım, tatil dönüşünden sonra da işe gitmeyecek keyif yapacaktım. Dün gitmedim ama bugün gitmek zorundayım. Aslında "taşınma" işi olmasa yine gitmezdim de bizi yan binaya alıyorlarmış, sonra da başka yere. Nefret ettiğim şeydir düzenimi değiştirmek. Neyse tatil güzeldi deniz güzeldi sakin ve tiril tirilim , o halde umursamıyorum. Hem taşınıp biraz işleri toparlayıp aynen çıkar giderim ben. Eeeehhh. O kadar hesap veremem ben kimseye.
P.S. Dün GS- FB üzerine yapılmış bir belgesel seyrettim. Eh, fena değil de bir adam takıldı gözüme. GS'lı, kara kaşlı kara gözlü tanıdık havalı bir sima ama hiç bilmem ben sadece müthiş fransızcası ile Ribery'e "tout ce qu'on veut c'est baiser Fenerbahçe" cümlesini hatırlıyorum. Tamam "baiser" fiilinin kimi zaman kullanım biçiminde doğru söylemiş ama gündelik hayatta o cümle öyle söylenmez ama kara kaşlı kara gözlü muhtemelen liseli GS'lı kendini tatmin etmiş söylemiş. Ancak topun yuvarlak olması sebebiyle sonra "baisé" olan kendisi oluyor orası ayrı. Ha, mon gars, ça t'a plu?
Bir de belgesel içerisinde çalan Sultana'nın Kuşu Kalkmaz şarkısının ne alaka olduğunu onu çözemedim. Yazık, iyi olabilecek olan bir kızdı ama boşa çabalar bunlar artık, olmaz bir şey kendisinden (olur da işte türk pop tarzı bir şey olur ki o da olmaz demek) hala evi yurdu varsa dönsün NY'a güzel de kız, bulsun zengin bir hip-hopçu prodüktör, evlensin çoluk çocuk yapsın.
Of ne kadar sakin sabah geçirecektim ki ... Ehhh.
No comments:
Post a Comment