İyi bildiğim konulardandır müzik mevzusu. Çok insanla müzik konuşmam, herkesle müzik dinlemem, bir konsere sırf konser diye gitmem eğer adamlardan hazzetmiyorsam vs vs (var böyle komplike hallerim).
whatever...
Hal böyleyken sevmediğim, eleştirdiğim adam boldur müzisyen tayfasında. Misal Ike Turner. Zerre hazzetmem. Müzisyenliğine itirazım yok. Bir deha değildir elbette ama iyi blues, R&B müzisyenidir. Ama asıl başarıyı ikinci karısı Tina Turner ile yakalamıştır. Her ne kadar öyle olsa da, kadına etmediği eziyet, atmadığı dayak kalmamıştır. Ne mutlu ki, Tina Turner Ike'dan güç bela ayrıldıktan sonra gerçekten de müzik tarihindeki sayılı "comeback"lerden birini yapmıştır. Aylarca süründükten sonra yanlış hatırlamıyorsam eski dostu Eric Clapton'nın de araya girmesi ve Capitol Records ile görüşmesinden sonra 1984 yılında Private Dancer albümünü çıkartıyor. İşte o herkesin çok sevdiği parça what's love got to do with it bu albümde yer alıyor ve kesinlikle bir Ike Turner bestesi değildir (iki ingiliz besteciye aittir şarkı). Şarkıyı albümün prodüktörleri sıradan bulsa da Tina şarkıyı başka bir ses tekniği ile okuduğu ve zaten klipte taş gibi bir halde kendini göstermesiyle şarkı patlıyor. Güzel parçadır, orası ayrı. Ve bu albümden sonra Tina tekrar sahnelere dönüyor, dünya turnelerine filan çıkıyor, o kaba saba Ike da yerel olarak çalmaya devam ediyor (ama tabii dünyada telif sistemi iyi işlediği için oradan düzenli parasını alıyor. ayrıca bu telif mevzusunda da tina'nın hakkını yemişliği vardır; gayet puşttur). O yüzden hiç sevmem kendisini.
No comments:
Post a Comment