Monday, January 20, 2014

Arada yaşananlar, II

                                                 nyc 1970


komik işler, komik gelişmeler derken, the gang is back derken, üşüye üşüye i.k. & rey. eğlence yemeği derken, new york derken, milano derken, lasagna derken, fırınsız lasagna derken, güzel hava derken, günlerin karıştırılması derken, pazar günü 19 ocak derken, geçen sene ile beraber bu yıl da gitmemeyi tercih etmek derken, artık bu rahatsız edici utançtan yorulmak derken, bu olaydan kendilerine pay çıkaranlardan rahatsızlık hissetmek derken, hele hele bazılarına hiçbir tahammül edememek derken, geçen 7 yıl derken, sokaklara atlamayı düşünmek derken, american hustler derken, (ne yazık ki) keyif derken, herkesin cephesinde bambaşka şeyler oluyor deyip bitirmek. 

p.s. american hustler, 70ler, new york, elbiseler, açık cıbıl cıbıl elbiseler, kızıl saçlar sarı uzun saçlar, studio 54 ve eğlence. konu da komik. olur yani. 70ler ny epey güzel. pis ama güzel.

p.s. (2) gerçekten de 7 yıl geçmiş 2007'den bu yana. her şey de epey ilginç gelişmiş o günden bu yana. özel hayatta, toplumsal hayatta, siyasette, ülkelerde, insan ilişkilerinde her şey ama her şey bambaşka. ve dün orada olan orada olması istenen bugün burada değil ve burada olması da istenmiyor. hiçbir şeyin aynı kalmadığının şahane göstergesi bu 7 yıl. iyi ki de aynı kalmamış. uzaklaşalım mümkünse...

p.s. (3) elbette bir 19 ocak travması var ki ... cidden devlet adına, yapılanlar adına utanmaktan sıkıldım, bağırmaktan utandım, yüzsüzlükten yoruldum. ama en çok da o balkona çıkan sözde dava (!) uğruna gökten inmiş bir iyilik meleği misali her şey ile o uğraşıyormuş gibi gösteren ama yaptığı her şeyi kendisi için yapan, çok kendine paye çıkaranlardan, kendisine aidiyet yaratanlardan, isim mevkii kurgulayanlardan sıkıldım. bir tane değil ki onlarcalar. ama bazıları daha çok göze batıyor ve ne yazık ki bir tanesi sürekli karşıma çıkıyor. insanoğlu değişmiyor, 7sinde ne ise 70inde de aynısı oluyor ( ah canım, bir de gezi sırasındaki röportajı var ki. o zamanlar direnişin simgesi olmuş "kırmızılı kadın" bile konuşmamışken bizim iyilik meleği toplum mühendisi röportaj veriyordu. işte "vah vah "dedirten  insanlardan biri daha). kısacası başkasının acısını kendisi için karlı bir halkla ilişkiler oyuncağı haline getirenlerden- kısaca- nefret ediyorum. ama bu da bir sanat. benden uzak olmasını istediklerimden. 




No comments: