Sunday, April 17, 2011

P.S. # 6

- uzun zaman sonra (kime göre, neye göre uzun ama bana göre epey uzun) giyinip çıkmak, siyah, all black derken tek renk chanel new york red, papermoon, den , bol bol konuşulanlar, geçtiğimiz 2 haftayı yüz yüze anlatmam, konuşmam;
çıkmadan önce r.'ye "iyiyim çıkıyorum giyindim filan. evet aynen sesim de iyi geliyor" telefonu;
yemek sonrası benim, hepimizin fantastik 4'lünün pek sevdiği t.'nin doğumgünü için b., isveçli, çirkin ama karizmatik erkek b., julius sezar ile chilai'de buluşma, kabus mekan, tek kelimeyle beş para etmeyecek bir mekan, bebek'in, sahilin, sahilin denizden görünüşünün içine eden mekan ve mekandan kaçış; last exit to nişantaş, koridor, yine 5 bin kişi, benim için yine kaçış;
- herhalde en zor şey hayatta insanları oldukları gibi kabul etmek. önemsemediklerinde sorun olmuyor da önemsediklerinde işin içine giren beklenti her şeyi mahvediyor. öğrenebiliniyor herhalde ama kendimden emin değilim. bu kadar herhalde benim de çapım, kapasitem.
- hayatında hiç kitap okumamış , bunu da gerine gerine söyleyen mehmet ali ılıcak açıklamaları resmen midemi bulandırdı bugünkü gazeteleri okurken. hani sanki adam olmuş da, matahmış bir şeymiş, ne yapıyorsa artık yaptığı bir işe yarıyormuş gibi de konuşuyor ya insanın midesi daha bir kalkıyor.
- anladım ki hd televizyonu olmayan bir ben varım. geçenlerde digitürk'ten aradıklarında da hd televizyonum olmadığını söylediğimde call center'daki çocuk o kadar şaşırdı ki herhalde 1 dk kendine gelemedi, konuşamadı. hayır anlamıyorum iki tane zibidi kanalla yapılan bir hd hadisesinden bahsediyoruz diğer yayınların hepsi her zamanki gibi. ne fark etti? aydınlandı mı bu insanlar bir anlasam hd televizyon ile? bugün yine gazetelerde yayınlanan yeni tip türk insanı tiplemesinde işte borç harç içinde yaşayıp en son model televizyona telefona ve 2,5 çocuğa sahip olunuyormuş. şaşırdım mı? hayır. etrafımda görüyor muyum? evet. öyle hayret verici örneklerini gördüm ki sustum artık.
- böbürlenmek herkesin yaptığı şey de bazen bazı insanların salladıkları o kadar fantastik oluyor ki ... özellikle de karşı cinsten "entellektüel şekilde" gelenler. benim duyduklarım arasında en bombası-iki farklı insandan ayrı ayrı zamanlarda- proust 'un 7 kitaplık-ciltlik de olur- a la recherce du temps perdu'nun hepsinin okunduğunu söylenmesi ile yine marx'in das kapital'inin bütün ciltlerinin çok genç yaşta okuduğunu dile getirmek. benim yapmışlığım yok şahsen. hadi proust tamam da, arada eksiklerim var, sıkıldıklarım var ama hadi bir nebze. ama das kapital. değil marx'ın yazdığı tek cilt olan ilk ciltten başlayıp hepsini okumak, o ilk cildi bile baştan sona okumuş değilim. onun da okuduğundan şüpheliyim de hepsini okudum diye böbürlenmesi bilmiyorum erkeklikle ilgili bir şey sanıyorum.
- hala never on sunday ruhunu hissedemediğimden p.s.'teyiz. o ruh haline gelince sanıyorum her şey çok güzel olacak. şimdilik ısınmalardayım.

No comments: