Tuesday, October 14, 2008

Yayınevinin eski anıları, çocukluk tanıdıkları

Çok ama çok uzun zamandır görmemiştim kendisini.

Herhalde son İletişim yıllarından beri, daha F.A. oradayken hatta kim bilir o maceranın son günlerini yaşarken görmüşümdür, sonra da sadece haberlerini almışımdır.
Kendisi bilir mi bilmem ama ben çok severim kendisini (seveni de ayrı severim).
Çocukluk anılarımdan, en sevdiklerimdendir. Gerçekten tam anlamıyla bacak kadar boyumla F.A. ile İletişim'e gittiğim günlerdeki eğlencem, benimle ilgilenen, hikayeler anlatan hatta "ne güzel, fenerbahçelisin sen" diyen insandır.

Onu en son gördüğümde ben 20 bile değil iken kendisi 30larını geçiyordu. Az önce karşılaştım. Ben 30larımdayken sanıyorum artık o 40larını geçiyor. Yıllar sonra hiç beklenmedik bir şekilde, tesadüfen yan binadaki merdivenlerde karşılaştım; onun yüzünde o muzip çocuk ifadesi, benim de saçlarım at kuyruk toplanmış hali ile aynen Enid Blyton 'nın çocuk kitaplarının kapağına benzeyen halim. Ben haliyle kendisini hemen tanıdım ama o da tanıdı (ki buna çok şaşırdım). Sarıldık öpüştük gülüştük ama nedense fazlasıyla şaşkın ve uzun bakan ifadesinden de "biraz fazla büyümüş" olacağımı düşündüm. Ayrılırken ise en kısa zamanda yani Frankfurt sonrası F.A.'nın bir davet vermesi ve de kendisinin tabiriyle "ulu çınarın gölgesi altında toplanmayı" diledik.

Kıssadan hisse Can Kozanoğlu çok sevdiğim insandır. Olmak istediğim gibi sosyologdur. Fenerbahçelidir. Çocukluk anılarımdandır. Budur.

P.S. Yine ayrılırken, ben nolcak bu FB'nin hali seyretmiyorum artık diye söylenirken teselli eden, güldüren adamdır. Seviyorum kendisini.


No comments: