Fazlası durumunda insanı kısırlaştırdığını, sığlaştırdığını düşünüyorum. Sevmiyorum demem ama (benim için yine "ama"sı olan konulardan biri daha)... Seçim yapmak gerektiğini, öyle her şeye bakılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Gazetede vardı bugün türk halkı ve dizi tutkusu diye. Tahmin ediyordum da okuyunca daha bir şaşırdım. İnsanlar ne kadar çok dizi seyrediyormuş, hele kadınlara inanamadım (ya da inanmak istemedim).Üzücü geldi çoğu evli, çocuklu ve daha da önemlisi bir şekilde çalışan kadınların evlerine döndüğünde "to do list at home" bitip görev tamamlanınca televizyon karşısında bu kadar vakit geçirmeleri ( a. ailesi ben gidince her şeyi atıp renkli kutuyu o odaya koydular böylece salon denilen yer okunulan, konuşulan, sohbet edilen, paylaşılan bir yer oldu. iyi de oldu).
Sanıyorum ben de F.A. gibi sadece film, maç ve Sopranos ile beraber birkaç polisiye dizi seyretmek istiyorum (hadi bir tutam da ecnebi people dünyası ekleyeyim tam olsun). İlerde progéniture veya offspring yapma olayına girdiğimde ortadan kaldırmayı düşünüyorum. Tam olarak değil elbette ama herhalde salondan alıp arkada bir yerlere kurarım, en az üç yıl da hayata yeni başlayana seyrettirmem diye düşünüyorum (madonna gibi diyeceğim ama hiç seyrettirmiyormuş çocuklara, o kadarını yapmam herhalde).
P.S. "M. diskoya götürdü dün beni" derdim... ama değil. Yemekti. Güzeldi. Uzundu. Güzeldi. Konuları, dedikoduları, ifadesi boldu, uzun sürdü, hatta sonu inançla bitti.
P.S.(2) Resmin konu ile ilgisi yok ama bugün bu pozu çok beğendiğimizi konuşuyorduk L.C. ile, koyayım dedim. Gerçekten kadın dediğin bir koltukta öyle oturmalı. Ayrıca Aquascutum muhteşem markadır, alırsın 30 yıl giyersin. Moda değildir, tarzdır.
2 comments:
Evet, evet ihtişam budur, böyle tezahür etmelidir, muhteşemdir :)
L.C.
kadın dediğin böyle oturur da herkes de böyle gözükür mü onu bilemem...
bayram da seni diskoya da götürücem merak etme:)
Post a Comment