Anladığım, bildiğim, yaptığım ya da hanemde filan gördüğüm bir durum olsa belki her şey daha anlaşılır olacak ancak öyle değil. Elimde değil, bir şekilde çekici geliyor, hoşuma gidiyor. Siyah, kadife, adrenalin, kristal bardakta viski, kağıt, zar, her şeyin bir anda değişebilme ihtimali, yine siyah, glamour. Muhtemelen saydıklarımın gerçekle alakası olmayıp sadece fantastik boyutlardadır ancak I just can't help myself ... seviyorum, mümkünse yaşamak istiyorum.
* Ocean's 13... Ne kadar boş olması hiç önemli değil çünkü kesinlikle eğlendiren bir film. Eğlenceli, hayal ettiren, heyecanlandıran, cezbedici ve sonunla ne olursa olsun her şeyin iyi olacağını hissettiren bir film işte.
* Shakin' Sinatra's hand.
* Confessions on the dance floor: 1) filmin ilk sahnesi, yani brad pitt ve içimden akan sıcak su. 2) L.C. 'in "figo galatasaray'a geliyormuş demesi üzerine kanyon'daki çoluk çocuğun ortasında ağzımın açık kalması, "acaba görmek için f.a. korumasında o stadyuma gider miyim ?" düşüncesi ve yine akan sıcak su.
* Nasıl komik bir şeydir gözüme damla damlatmış ve kapatmış halde elde telefon vir vir konuşup yürürken kapının pervazına çarpmak?
P.S. Resim yani ilk orijinal Ocean's Eleven 1960 yılında çekiliyor. Tayfa, The Rat Pack yani Frank Sinatra, Sammy Davis Jr. ve Dean Martin'den oluşuyor ve kısaca haysiyet diyoruz biz buna.
P.S.(2) Scheisse, o merde! nasıl da unuttum...brad pitt'in bileği, altın rolex, aman allahım... evet biliyorum kıroyum.
No comments:
Post a Comment