Saturday, April 14, 2007

Whatever happens happens

İçimden geldi "whatever happens happens"...

* alt başlık: 444

Aslında bir süredir aklımdaydı da vesile olacak bir durum olmamış ki yazmamışım. Ancak dün alışveriş yaparken "önemini" bir kez daha farkedince "yazayım ben bunu" diye düşündüm.

Çocukken Yeşilköy'de tek bir şarküteri vardı, "Martı Şarküteri". Buraya her girdiğimde ürünlerin raflardaki dizilişine, renklerinin çeşitliliğine, asıl şarküteri ürünlerinin bulunduğu camekanlı bölmenin sergileşine hayranlıkla bakardım. Bir çocuk olarak müthiş eğlenceli gelirdi. Ve muhtemelen de bende "seçebilme" yetisi o zamanda gelişti. Çocukken, ne nasıl görülüyor ve öğreniliyorsa büyüyünce de aynı şekilde devam ediyor. Bu yüzden de büyüyünce başkalarınca bize takılan "ukala", "cimri", "küstah" veya "hazmetmiş" gibi sıfatların altında aile ile başlayan bir sürü değer oluyor.

444 nedir diye açıklarsam... Mandıra numarası. Komik ama öyle. Beyaz peynir seçimi zor iştir, beğenisi damaktan damağa değişir, müşkülpesent olanlar öyle her türlüsünü yiyemezler (hayat bu, her koşulda her şey yenir de, mesele o değil). Bunun da seçkincilikle alakası olmayıp beğeni ve alışkanlıkla ilintilidir. Martı 'dan alıştığım, uzak diyarlarda yaşarken vakumlatıp götürdüğüm, bizim mahalleye taşındığımda şarküteri diye gördüğüm büyük bir hayal kırıklığı olan bugünün La Cave 'ı o zamanın Çağdaş Marketi'nde bulamadığım ancak sonrasında Balık Pazarı'ndaki Şütte 'de bulduğum beyaz peynirdir (bir ara makro'da vardı ama mahallelerin eski şarküterilerinde mutlaka bulunuyordur). Dün yine insanın alışverişini yaptığı kasabının, şarküterisinin, manavının olmasının güzel olduğunu hissettim. Tüketim toplumundan ayrılan gündeliğin ritüelleri ile ilgili bir pencere bu sanki. Çoğu insana bir şey ifade etmez bu mevzular ama ben seviyorum, dükkan da benim olduğuna göre.

* london calling

F.A. kitap fuarı (+ stresten uzaklaşmak) için london'da. Komik insan. Yine arayıp arayıp "şimdi Guinness içiyorum", "çimenler yemyeşil burada", veya "sen bana şu premier league maç programına baksana internetten, belki bilet bulurum" gibi laflar sarfediyor. Daha da komiği gitmeden önce "hey gidi günler hey, bak ilk gittiğimde Chelsea maçı için gitmiştim, o zamanlar Galatasaray bambaşkaydı, şimdi ne halde" demesi oldu.

Ne diyeyim whatever happens happens

Cheers fellas

whatever happens happens

2 comments:

Anonymous said...

Ya another'cim su firin meselesini cözsen diyorum oncelikle, birak simdi peyniri.

Anonymous said...

ayrica sana makro'dan ezine peyniri aldim ama kendim yiyiorum.