Şişirilmiş balon imaj paketin geri planında karmaşanın, mutsuzluğun, düzensizliğin, adaletsizliğin yaşandığı günlerdeyiz. Bizler, bu topraklarda yaşamını sürdürenler için kaos ve düzensizlik neredeyse "gurur duyduğumuz bir akdenizli özelliği " olsa da, bu işin değil gurur duyulacak bezdirici yorucu ve alınan her nefesin iç sıkışıklığı, mide bulantısı hatta kin ile süslendiği bir hale dönüştüğü de bir gerçek ne yazık ki.
şap dökülmüş çirkin ötesi meydanında gerzek bir şekilde yağmur gideri yapılmanın unutulduğu metropol istanbul, uzaklarda ama rantı büyük, manzarası güzel bir mahalle, mahalleye hükmeden çete, uyuşturucu çetesi, çetenin uyuşturucudan döndürdüğü büyük paralar, çeteden bezmiş tükenmiş mahalleli ile bir yandan mahallede varlığını gösteren sol örgütler, birbirine giren çete&solcular, uzaklardan bakarak seyreden kolluk gücü, korkan kolluk gücü derken geçtiğimiz günlerde patlayan olaylar, yaralanmalar ve ölüm neticesinde "bir şeyler yapmak durumunda kalan" kolluk gücü, alınamayan cenaze, cenazenin kalabalığı ve her şeyden öte şehrin içindeki bir cenazede kendini gösteren kalaşnikoflu sıradan ya da daha doğrusu yani mahalleli insanlar.
Oluyor böyle şeyler. Her ne kadar büyük, müktedir, korku salan olsa da iktidar bazen söz geçiremiyor, baskısını hissettiremiyor. Tasvip etmek değil ama baskının, kendini sürekli haklı zannetmenin, asla yenilmeyeceğini düşünmenin de sonuçları ve tabii kendine has bir süresi olduğunu kabul etmek gibi bir şey. Yapacak bir şey yok çünkü bazen zaman yavaş akıyor ve bu yavaşlık insanı bezdiriyor ama yenilmez olduğuna inanmak ise mutlaka sonun başlangıcı. Öyle veya böyle.
Yıl 1981. Yer Belfast, Kuzey İrlanda.
60 küsür günlük açlık grevinin ardından ölen 27 yaşındaki IRA mensubu Bobby Sands'in cenazesi. Yine arkadaki binler, yine yüzü maskeli eli silahlı sıradan insanlar. Değişen bir şey pek yok, doğal ve insani taleplerine iktidardan karşılık bulamayanlar umudu başka güçlerde arar, silahın gündelik yaşamdaki hükmü ile tanışırlar. 1981'den bugüne çok zaman geçti. Bobby Sands ve diğer açlık grevi yapan kuzey irlandalı mahkumlar için kılını dahi kımıldatmayan Ertuğrul Özkök'ün pek hayran olduğu yatacak yeri olmayan insanların başında gelen Margaret Thatcher geçenlerde öldü ve ingilizler ardından oh çekip kadeh kaldırdılar, Kuzey İrlanda'da ateşkes oldu, IRA sorunu büyük ölçüde sona erdi, resimlerde ön safhalarda görülen Gerry Adams Sinn Fein'nin lideri oldu ateşkese zemin sağladı, yine geçenlerde kraliçe eski IRA liderleri ile el sıkıştı vs. Demek ki "ben şunu yapmam" dememek lazımmış çünkü gün gelince köpek gibi yapıyormuşsun. Ha, tabii biz her şeyin 30 yıl gerisinden gittiğimiz için işler yavaş ve eski usul işliyor halen.
Unutmadan mahkumların açlık grevi sebebi ise temel anlamda hapishanede "insan gibi muamele görmek". Yani hapishanede günlük kıyafetlerle dolaşabilmek, ailelerden haftada bir mektup alabilmek, onlarla görüşebilmek vs.
P.S. Bobby Sands'ın tuvalet kağıtlarına yazdığı bir günlüğü de vardır, yayınlanmış. İnsan okurken daralıyor kararıyor da yine de okumak lazım.
P.S. (2) Bizde düğünde de kalaşnikof olmasa da silah oluyor havaya atılan kurşunlar başkalarının canını alıyor ama olsun tabii türkün şanından; "at avrat silah" . Ecdadımız öyle yapmış biz de öyle yapalım değil mi? Artık şu ecdad hadisesinden de o kadar sıkıldım ki...bi uza git ya!
şap dökülmüş çirkin ötesi meydanında gerzek bir şekilde yağmur gideri yapılmanın unutulduğu metropol istanbul, uzaklarda ama rantı büyük, manzarası güzel bir mahalle, mahalleye hükmeden çete, uyuşturucu çetesi, çetenin uyuşturucudan döndürdüğü büyük paralar, çeteden bezmiş tükenmiş mahalleli ile bir yandan mahallede varlığını gösteren sol örgütler, birbirine giren çete&solcular, uzaklardan bakarak seyreden kolluk gücü, korkan kolluk gücü derken geçtiğimiz günlerde patlayan olaylar, yaralanmalar ve ölüm neticesinde "bir şeyler yapmak durumunda kalan" kolluk gücü, alınamayan cenaze, cenazenin kalabalığı ve her şeyden öte şehrin içindeki bir cenazede kendini gösteren kalaşnikoflu sıradan ya da daha doğrusu yani mahalleli insanlar.
Oluyor böyle şeyler. Her ne kadar büyük, müktedir, korku salan olsa da iktidar bazen söz geçiremiyor, baskısını hissettiremiyor. Tasvip etmek değil ama baskının, kendini sürekli haklı zannetmenin, asla yenilmeyeceğini düşünmenin de sonuçları ve tabii kendine has bir süresi olduğunu kabul etmek gibi bir şey. Yapacak bir şey yok çünkü bazen zaman yavaş akıyor ve bu yavaşlık insanı bezdiriyor ama yenilmez olduğuna inanmak ise mutlaka sonun başlangıcı. Öyle veya böyle.
Yıl 1981. Yer Belfast, Kuzey İrlanda.
60 küsür günlük açlık grevinin ardından ölen 27 yaşındaki IRA mensubu Bobby Sands'in cenazesi. Yine arkadaki binler, yine yüzü maskeli eli silahlı sıradan insanlar. Değişen bir şey pek yok, doğal ve insani taleplerine iktidardan karşılık bulamayanlar umudu başka güçlerde arar, silahın gündelik yaşamdaki hükmü ile tanışırlar. 1981'den bugüne çok zaman geçti. Bobby Sands ve diğer açlık grevi yapan kuzey irlandalı mahkumlar için kılını dahi kımıldatmayan Ertuğrul Özkök'ün pek hayran olduğu yatacak yeri olmayan insanların başında gelen Margaret Thatcher geçenlerde öldü ve ingilizler ardından oh çekip kadeh kaldırdılar, Kuzey İrlanda'da ateşkes oldu, IRA sorunu büyük ölçüde sona erdi, resimlerde ön safhalarda görülen Gerry Adams Sinn Fein'nin lideri oldu ateşkese zemin sağladı, yine geçenlerde kraliçe eski IRA liderleri ile el sıkıştı vs. Demek ki "ben şunu yapmam" dememek lazımmış çünkü gün gelince köpek gibi yapıyormuşsun. Ha, tabii biz her şeyin 30 yıl gerisinden gittiğimiz için işler yavaş ve eski usul işliyor halen.
Unutmadan mahkumların açlık grevi sebebi ise temel anlamda hapishanede "insan gibi muamele görmek". Yani hapishanede günlük kıyafetlerle dolaşabilmek, ailelerden haftada bir mektup alabilmek, onlarla görüşebilmek vs.
P.S. Bobby Sands'ın tuvalet kağıtlarına yazdığı bir günlüğü de vardır, yayınlanmış. İnsan okurken daralıyor kararıyor da yine de okumak lazım.
P.S. (2) Bizde düğünde de kalaşnikof olmasa da silah oluyor havaya atılan kurşunlar başkalarının canını alıyor ama olsun tabii türkün şanından; "at avrat silah" . Ecdadımız öyle yapmış biz de öyle yapalım değil mi? Artık şu ecdad hadisesinden de o kadar sıkıldım ki...bi uza git ya!
No comments:
Post a Comment