Friday, May 3, 2013

Cuma eğlencesi # 5

Galiba bundan sonra cumalar ve diğer günler eğlenceli geçecek gibi, su yolunu buluyor gibi. " gibi gibi, büklüm büklüm " mü yoksa " supreme " mi ? Bizimkisi supreme olsun, büklümlük fazla arka plan gelir, arka planda doğmamış olana da arka plan olmaz. En azından bu dükkanda. Bunlar cuma heyecanları, cumada kendini bulan, bir cuma günü şekillenen heyecanlar, "aman şimdilik sakin olalım" mutlulukları... O halde en sevdiğimizi yapalım, beautiful people 'a sallayalım, değil mi ama ?

Amerika'da "cool kadın" denilince akla gelen isim kendisi; Jenna Lyons. Kendine has tarzı, kişiliği olan güçlü kadınları seviyorum. Özellikle de çlerini beraber oldukları ( ya da zamanında beraber olduğu için ona kapıyı açmış olan) erkekten almayan veya güç elde ettikten sonra hemcinslerine karşı korkunç davranmayan; aksine onlara yol açan, rehberlik edenlere bayılıyorum. Bir de en çok soğuk ve mesafeli görünlerin delicesine komik, eğlenceli, güleryüzlü ve gerçekten cool çıkmalarına gerçekten tavım. Kadın erkek farketmez ama o ciddi görüntünün altından çıkan "serseri" karaktere hayranım. O yüzden yüzüne yapışmış gülümseme ile dolaşanları, sürekli sempatik sempatik "cici kız" görüntüsü verenleri, "canım"lı konuşanları es geçip suratsız ve mesafeli durup da içten çıkan kahkaha tufanını yaşayanlara gitme taraftarıyım .  whatever . Jenna Lyons hiçbir şekilde giymeyeceğim püsküllü garip bluzünü - muhtemelen the great gatsby galasında caz çağının vurgulamak için- giymiş, nörd gözlüğünü de takmış, ellerini kumaş pantalonunun cebine sokup pozunu vermiş. Güzel de olmuş. Ama sadece onun üzerinde olmuş, muhtemelen de fashion copycat'lerinde asla olmayacak bir şey yapmış. Demek ki tarz sahibi olabilmek, farklılık ortaya koyabilmek böyle bir şey.  

 Aynı gala ve Angelica Houston. Güzel yaşlanmayanlardan Angelica Houston. Filme uygun payetli bir şeyler giymiş, kocaman siyah gözlüğünü de takmış ama bilmiyorum sıradan olmuş işte. Acımasızlıkla da yazamıyorum da çünkü yaşlanmakla ilgili kötü bir şey denmesi haksızlık. Yaşlanmak güzellikle, zarafetle olmuyorsa olmuyor, yapabilecek bir şey yok. Eğer türk şöhretli takımı gibi komik faceliftler, suratlari balona çeviren şişirtmeler doku eklemeler yaptırtıp kendini gülünç hale düşürseydi bilinçli bir hareket, tercih olduğu için satırlarca yazabilir dalga geçerdim ama yaşlanmakla ilgili pek ilgimi çekmiyor. Neticede herkesin başına geliyor. Kimisi güzel yaşlanmıyor, olmuyor, bu kadar basit. Diyecek başka şey yok; keşke elbisesi daha ona göre olsaydı, isminin parlaklığına yakışsaydı...


Kim bilmiyorum ama "uzun ince güzel bacaklı kızlar hep mini giysin, daracık elbiseler giysin" düşüncemi doğrulayan biri. Manken herhalde. Çanta manasızca büyük de geri kalan her şey o vücutta olmuş, bordomsu ayakkabılarla farklılık bile yaratmış. Daha ne?
Florence Welsh, The Great Gatsby 'nin partisinde. Üzerindeki takım Prada, partinin sahibi de Prada zaten. Gayet güzel. Şapka hariç. Şapka hadisesini çok sevmekle beraber açıkcası herkesin şapka takması, sadece moda olduğu için şapka takılması ile sorunum var. Hele hele takılan şapka Giovanni Guareschi 'nin yarattığı Po Ovası 'nın deli rahibi muhteşem karakter Don Camillo 'nun taktılarına yani Capello Romano tarzına benziyorsa...Epey gereksiz bir boyut. Ben kafamda borsalino ile çıktığımda bile nereye koyacağımı bilemiyorum, darlanıyorum; bunlar bu kadar büyüğü nereye koyuyor ne yapıyor anlamıyorum. Ama herhalde people'i vardır, o hallediyordur bir şekilde yoksa mümkün değil o kadar kalabalık partide sıcaklıkta onu taşıyabilmek.


 Filmin başrolündeki ingiliz genç kuşak oyuncu. Adını ezberleyemiyorum ayrıca tipinin çok da silik olduğunu düşünüyorum. Ama elbisesi güzel. Ama onda güzel olmamış. Ama Lanvin ve başkasında çok güzel olabilecek bir elbise. Bir de gözükmeyen bir Tiffany bir şeyler takmış ama göremiyorum ben, haliyle çok da ilgilenmiyorum. Sıkıcı işte.
 Kravat-papyon-boyun bağı gibi bir şeyi rüzgara bırakmış olan Anja Rubik ve birisi. Çocuğun smokinindeki kuşak güzel. Kız da güzel ama işte uzun sarı saçları ile sıradan. Üzerindeki anlamsız dar ve garip kıyafet ile iyice sıradan. Smokin asıl güzel bir şey erkeğe çok yakışan bir şey de işte herkeslik değil. Olmasın da zaten.
 Bir başka manken olmamışlığı. Güzel insanların giyinememe ve ondan öte çok harika giyindiklerini düşünmeleri gibi bir sorun var o da herhalde güzel olup her şeyin yakıştığını düşünmelerinden geçiyor. Of yani işte sıkıcı ve daha da sıkıcı.
 Hoh! Bir de Zaha Hadid gibi olanlar var ki insanı çoğu zaman yorumsuz bırakıyor. Yine bu kendisinin geçer gider kıyafetlerinden ama kimi zaman öyle şeylerle çıkıyor ki ortalığa herhalde aynı yüksek egoya sahip bir Bülent Ersoy vardır bu dünyada. Yoksa kimse imkan ihtimal sokaklara öyle çıkamaz. Bugün yine mütevazı kalmış. Victoria's Secret melek kanatlarını geçiyorum gerçekten.

 Manken, hippi, hippi, manken; Erin Watson. Bir de uçuk fiyatlara sattığı takıları mevcut. Of bilmiyorum aslında bir şekilde güzel de fazla çaba harcanmış geliyor o yüzden herhalde uzakta duruyorum. Şapkayı zaten anladık, Capello Romano tarzı gidiyoruz katolik kilisesinin izinden. Ama saçları güzel kendisinin.



 Balmain elbiseleri, Hollywood ve ünlü kızlar. Hepsi ünlü, hepsi şöhretli, hepsi Balmain imzalı. Şaşırtıcı şekilde en güzel olan kıyafeti en güzel taşıyan ama içlerinde manken olmayan ortadaki Nicole Ritchie. Elbise de güzel, kendisi de güzel. Nasıl olduysa.


Beyaz elbise sevdiğim için koydum. Maggie Gylenhall. Pixie saç sevmiyorum, fazla kısa geliyor. Kendisinde güzel oluyor ama bilmem, iştah arttıcı değil. Garip bir ifade ama öyle. Ancak elbise bayağı güzel. Prada gecesinde haliyle herkes Prada.
 Hiç beğenmediğim ve ne yaptığı anlaşılmayan ünlü kızlardan ingiliz Alexa Chung'ı ilk defa beğeni içerisinde koyuyorum. Saçları güzel, Miu Miu elbise içinde epey güzel. Elbiseye veriyorum bu cazibeyi çünkü normal şartlarda ne verirsen onu giyen bir insan kendisi. Bu sefer Miu Miu güzel olmuş, elbise askılığı tarzından çıkmış sanki yakışmış. Yine Prada gecesi yine Prada elbise. Miu Miu=Prada. Prada haute gamme denilen Miu Miu ise biraz daha ucuzu, alınması nisbeten mümkün olanı. 
 Birbirlerine uyumlu giyinen çiftlerden nefret ediyorum. Feci sıkıcı geliyorlar. Aynen aşağıdakiler gibi. "ne kadar güzeliz. ben kamuflaj tişört giydim kırmızı rujumu sürdüm erkeğim de haki parka vari ceketi ile yanımda uyum sağladı". Off....
 Tanıyıp etmediğim ama çok güzel bulduğum bir kız ile bitiriyorum. Elbise inanılmaz sade ve o kadar güzel. Kırmızı ojeleri daha da güzel. Kırmızı ruju taşıyabilmesi gülüşü, saçları ile oynuyor oluşu filan tamamdır. Yalan değil bazı insanlar cidden parlıyor, içlerinde var böyle bir şey. O halde "her daim parlayanlara ve parlamanın şerefine" der cumayı bitirir giderim.
p.s. ne yazık ki bazıları ise hiç parlamayacak. ve buna yapacak bir şey yok. 


1 comment:

no-go said...

Ah, muhteşem bir yazı! Çok, çok seviyorum senin Cuma Eğlencesi yazılarını.