Türkiye'de yaşayıp da iç sıkıntısı çekmemek, yüreğinin daralmasını yaşamamak mümkün değil herhalde. Her gün, her haber saati "şimdi ne olacak, şimdi neye küfredeceğim, şimdi hangi hakkımızı ele alacaklar , şimdi hangi yalanla gelecekler, şimdi hangi adaletsizliği adilmiş gibi gösterecekler, şimdi kimin canını acıtacaklar ...?" düşüncesi ile yaşanıyor, her güne ancak ve ancak kişisel çabalarla güzel başlanabiliyor.
Bugün mayısın sadece 15'i ve 1 Mayıs'tan itibaren o gün de dahil olmak üzere her gün bir trajik olay, her gün acılı saatler, yanan haneler, yokolan aileler diye devam edip gidiyor.
Reyhanlı, üstü kapatılmaya çalışılan Reyhanlı, elbette bunun sonucu oluşabilecek psikolojik travmalardan toplumu korumak için koyulan haber yasağı ve bunun savunulması, bir o kadar iyiliğini düşündüğü için her gün muhtelif yasaklarla onu istediği şekle sokan iktidarın Reyhanlı halkına gitmeyen hali, sözde futbol diye oynan çirkinler musabakası, ikisi de birbirinden lüzumsuz birbirinden çirkin olan Sabri ve Volkan, onlardan daha da lüzumsuz aldığı nefes insanlığa zarar olan ama çok akıllı bir hareket yaptığını sanarak beyinsizce elindeki muzu veya kafasına siyah torba geçirip elindeki negroyu sallayan mal taraftarlar, açık alanda uygulanmak istenilen içki yasağı, "aa yok hayır yaşam biçimlerini müdahele etmiyoruz" sanrıları, gerçekten de "yetmez ama evet" güzellikleri, gündemin değiştirmek için uygulanan aynı hareketler, geçen seneki uludere ve kürtaj ikilemesi ile herkesin asıl mevzudan uzaklaşması ve işte her zamanki gibi aynı hikaye, aynı yalanlar, aynı yasaklar, aynı müdaheler derken yaratılan aynı nefret duygusu. Hem de okkalı küfürlerle beraber.
Bazen gerçekten Lüksemburg'lu filan olmak istiyorum. Her şey tasasız ve sorunsuz yaşansın geçsin gitsin. Varsın hareket olmasın. Huzur olsun, huzur.
Yine şiştim. Sustum ve durdum.
Bugün mayısın sadece 15'i ve 1 Mayıs'tan itibaren o gün de dahil olmak üzere her gün bir trajik olay, her gün acılı saatler, yanan haneler, yokolan aileler diye devam edip gidiyor.
Reyhanlı, üstü kapatılmaya çalışılan Reyhanlı, elbette bunun sonucu oluşabilecek psikolojik travmalardan toplumu korumak için koyulan haber yasağı ve bunun savunulması, bir o kadar iyiliğini düşündüğü için her gün muhtelif yasaklarla onu istediği şekle sokan iktidarın Reyhanlı halkına gitmeyen hali, sözde futbol diye oynan çirkinler musabakası, ikisi de birbirinden lüzumsuz birbirinden çirkin olan Sabri ve Volkan, onlardan daha da lüzumsuz aldığı nefes insanlığa zarar olan ama çok akıllı bir hareket yaptığını sanarak beyinsizce elindeki muzu veya kafasına siyah torba geçirip elindeki negroyu sallayan mal taraftarlar, açık alanda uygulanmak istenilen içki yasağı, "aa yok hayır yaşam biçimlerini müdahele etmiyoruz" sanrıları, gerçekten de "yetmez ama evet" güzellikleri, gündemin değiştirmek için uygulanan aynı hareketler, geçen seneki uludere ve kürtaj ikilemesi ile herkesin asıl mevzudan uzaklaşması ve işte her zamanki gibi aynı hikaye, aynı yalanlar, aynı yasaklar, aynı müdaheler derken yaratılan aynı nefret duygusu. Hem de okkalı küfürlerle beraber.
Bazen gerçekten Lüksemburg'lu filan olmak istiyorum. Her şey tasasız ve sorunsuz yaşansın geçsin gitsin. Varsın hareket olmasın. Huzur olsun, huzur.
Yine şiştim. Sustum ve durdum.
No comments:
Post a Comment