Sunday, July 11, 2010

Never on sunday: maç ve diğer her şey

Aslında bence asıl başlık "sakal"dır ama kendime hakim oluyorum. Daha dünkü bebek yüzlü Iker Casillas dahi sakallı vaziyette müthiş viril bir o kadar yakışıklı oluyorsa, evet bütün erkekler sakal bıraksın. Güzeli çirkini fark etmez; güzelin güzelliğini arttırıyor çirkinin de çirkinliğini kapatıyor. Yakışmayanı herhalde vardır ama istisnai olsa gerek. Ayrıca Casillas'ın sakallı hali ve Tarık 'ın benzerliği beni benden ayrıca alandır, elimi ayağımı birbirine dolayandır.

Sekvotka ile 2 gece üst üste, aynı mekanlar, aynı yerler, aynı insanlar ve bir de ayrı insanlar, ayrı haller, ayrı durumlar, beklenmeyen hadiseler, duyulması beklenen müzikler, beklenmeyen insanlar, hardal, tantuni (ki galiba hayatımda ilk defa yedim), elektrik kesintisi, elektrik mavisi elbise, otorite, ...

Ayrıca akşamki maçta kimi tutacağımı bilmiyorum. Bir yanda bizim turuncular, bir yanda sevilen ispanyollar. İspanyollar demişken, bir başka latin Martin'den mesaj geldi "boşver üzüldük ama yıkılmadık ne de olsa biz Arjantin'iz, her daim kazanırız, ayrıca Maradona da hala Maradona" demiş. Of şu çocuk bir gelse bana ziyarete, gitmeden, yarım küre değiştirmeden. Eğlensek yiyip içsek maça gitsek ...

No comments: