Soldaki Daria Werbowy'yi ciddi ciddi beğeniyorum. Yüzünde ifade olan, boş boş bakmayan güzel mankenlerden (cidden güzel bir yüze sahip olup da boş bakan kadınlar çok sıkıcı oluyor). Üzerinde Matthew Williams'ın H&M için yaptığı koleksiyonun parçalarından biri ve yanında the man himself. Koleksiyon muhteşem değil ama neticede H&M için. Yani nispeten ucuz ve gösterişli bir şeyler olması gerekiyor. Londra'da son gün son adımlarımı atarken görmüş, tüm Londra'lı kızların H&M'i talan ettiğine şahit olmuştum. Herkesin elinde koleksiyondan birkaç parça upuzun kuyruklar halinde ödemeyi bekliyordu (ben hiçbir şey bulamadım sadece kimsenin alacağıma inanmadığı bir kemeri beğendim ve aldım o kadar. diğer elbiseler vs o paralara hayatta alınmaz).
En sevdiğim en beğendiğim Alman köylü güzeli Diane Kruger sahnelerde. O kadar sıkıcı o kadar olağan ki yazmaktan bile yoruluyorum. Elindeki Chanel çantayi geçiyorum (ki bence o da çirkin bu resimde) ama ecnebilerin deyimiyle "harem pants" bizim söylemimizle "şalvar" sarışınlığından başka hiçbir özelliği olmayan Avrupa köylüsü tarzlı Diane Kruger'de feci kötü durmuş. Neden insan tarzı yokken tarzı varmış gibi göstermeye çalışır ki kendisini? Belli ki yok, belli ki onun bunun verdiğini "en son moda bu" diye giyip çıkıyor ve böyle de poz veriyor. Müthiş. Go on Diane! You rock in a fashion's unsignificant side!
Kate Hudson Cartier gecesinde. Rachel Roy diye bir tasarımcının elbisesini giymiş (vogue da filan çıkar bu kadın). Yazacak fazla bir şey çok yok. Güzel kız, güzel elbise.
Güzelleşen insanlardan Anne Hathaway. Elbise Jill Stuart. Altı fazla fazla mini bana göre ama uzun ince bacaklı kadınlar giysin tabii. Ancak üstü acayip güzel ki işte üstü de bende olur (altını şöyle 1 karış uzattım mı tamamdır). Köprücük kemiklerinin çıkmasına bayılırım böyle. İstem dışı bazen gözüküyor ya, tavım-özellikle de kendimde.
Normalde incecik her daim sportif bir insan kendisi. Yüzünü fazla gergin fazla pornocu ifadeli bulmakla beraber genelde hoş buluyorum. Ancak burada, bu elbise ve bu uçları kıvrık kıvrık saç modeli ile genişlemeye başlamış ama mihrabın yerinde durduğu 40lı yaşlarındaki Hollywood aktrisleri gibi duruyor ki kendisi 20lerinin ortasında galiba.
Tanımam etmem ama gayet taş bir kadın kendisi kimse. Parıltılı siyah mini elbisesi güzel, deri ceketi güzel, saçları, siyah ojeleri, yüzüğü filan gayet güzel. Muhtemelen çanta da güzeldir de öyle pazar filesi gibi elinde sıktığından bir şey belli olmuyor. Ama kimse güzel bence.
Gerçekten de Helena Christensen güzel yaşlanan kadınlardan. Aslında her zaman her daim beğenmiyorum ama güzele de çirkin denmez ki. Bir ara 90larda fotoğrafçılığa takmıştı. Ha bir de Liam Gallagher 'ın peşinden o festival bu festival dolaşıp duruyordu o yıllarda. Burada güzel, elbisesi ayrı güzel, elbisesinin renkler apayrı güzel.
Erkeğe çok yakışan bir şey takım elbise ama bizdeki gibi kocaman göbeklerin üzerine kruvaze ceket giyip çıkanlar, iğrenç soluk gri ve kahverengi çirkin takımlarla ortalığa çıkanlar bir baksın ya hemcinsleri nasıl giyiniyor (misal justin timberlake). Ya da önce bir aynaya baksınlar. Olmuyorsa lütfen hiç giyinmesinler o takımları. Boşa para! JT'ye zaten hastayım. Hele hele sarışın/kızıl sakallı hali ile beni benden alandır deyip bitiririm. Ancak bu yağmur olayına tahammülüm artık kalmadı. Kendimi balkondan filan atacağım yakında, İskandinav ülkelerindeki mevsim intiharları gibi olacak sonum. Yeter ulan! Mayıs geldi, doğum günüm geliyor, çıkamayacak mıyım tiril tiril sokaklara, üstümü başımı açıp???
No comments:
Post a Comment