İlk gidişim olmadığı gibi son gidişim de olmayacak elbette ama belki zamanla gezi notları, kıyafetler, formlar, eşlik edenler, duygular, hissedilenler, söylemler, edilen büyük laflar, kavgalar, telefon konuşmalarında yapılanlar, ipod'taki şarkılar ... değişecek. Belki çok değişecek belki az ama alınan keyif büyük ölçüde aynı kalacak.
P.S. (1) Cunda'nın-bana göre-en güzel yanı, rakıya kattığı gözle görülmeyen, elle tutulmayan tadıdır. Rakı zaten güzel bir şey, müthiş bir keyif , buna bir de Cunda etmeni eklenirse, hele bir de masadakiler güzelse her şey zaten şahanedir. Rakıdan alınan her yudum boğazdan daha bir kolay, daha bir serin geçer.
P.S. (2) Türk pop müziği ne sever ne de dinlerim. Ancak bundan kaçış olmadığı için insan ister istemez karşılaşıyor. Bu müziğin belki de en dallama adamlarındandır Kayahan. Aman yarabbim o nasıl bir ego, nasıl bir sevimsizlik, nasıl bir göbek? Neyse açılan sohbetlerde öğrendik ki kendisinin evi, malikanesi neyse ne artık Ayvalık'taymış o da her yıl gelirmiş spastik özürlü gibi duran ailesi ile. Fakat gerçek Ayvalık ahalisi kendisinden zerre hazzetmezmiş. Yalakası vardır elbette de duyduk ve gördük ki adını duyan çoğu Ayvalıklının yüzü renk değiştiriyor, söylemediğini bırakmıyor. Zaten yüzünden akan sevimsizliğe inanırdım, duydum daha da bir kanaat getirdim.
P.S.(3) Söylemişti de inanmamıştım. B.r.g. Gitmeden önce, doğum günüm günü "Cunda'da doğum günün için rakı kaldırırız" demişti. Yaptık. Hiç beklemiyordum. Yine tebessüm ettim ve neredeyse yapıştı kaldı yüzüme. Severim B.r.g'ı. Zamanında beğenmişliğim bile vardır. Güzel şey düşünmek.
Bref, her detayı yazmadan çok da güzel, pek de güzeldi.
No comments:
Post a Comment