"Paşam" telaffuzunu severim ama çok insan için kullanmam, hayatımdaki belli bir yerdeki karşı cinse hitabımdır. Ve bu hitabın ilk sahibi Sekvotka'dır. Sebebi de bir 10 yıl öncesinde gerçekleşen sohbete dayanır, o gün bugün de aynen devam eder.
Dün gece, midemin o kadar kötü olmasına, tarif edemediğim bir halsizliğim olmasına rağmen Cavit'te buluştuk. Genç paşalardan Yale 'de doktora yapan ama bir o kadar rezil ve seviyesiz insan olan A. da katılınca-benim için- ayrılık saati 1 buçuğa geliyordu. Yine komik, seviyesiz, gerçek bir dostluğun olduğu geceydi.
* sekvotka -sultanım bluzun çok güzel ama seni olduğundan fazla masum göstermiş, buna bir şey yapmak lazım.
anotherstar -hmm olabilir ne yapsak ki? terziye verir önünden hafif bir dekolte açtırtırım.
a. - yok yok biz açalım, kendimiz.
sekvotka - hahahahah. bak o olur, pek de güzel olur. ne dersin sultanım?
anotherstar -iyi de nasıl? şimdi toplum içinde sansasyonel bir olay olmasın.
a. 'nın elinde bıçak masanın üzerinden %100 pamuklu bluzun ön tarafını hafifçe kesmesiyle bu konuda geçti gitti.
* Midem hâlâ kötü. Günlerdir böyle. Hatta ocak ayından beri süregelen bir durum, geçmiyor işte. (sekvotka ile az önce konuştum, "ya iyiydi güzeldi de benim midem hâlâ kötü, boğazım yanıyor" dememle "senin reflün yine azmış, süründürür, hatırlatayım, dikkat et kendine" dedi).
* "Konuş, konuş, böylece seni dövmek için sebeplerim artar"- Yabancı fiksiyondan bir cümle ancak duyunca karşımda Tony Soprano varmış gibi hissettim... Neden bitti? Şimdi hızla tüketilen fenomenlerden olan çoluk çocuk dizilerine kaldım ve hiç hoşnut değilim.
**Korku**
Uzun zamandır bu kadar korkmamıştım. Saat 5 gibi korku içerisinde kalbim çarparak uyandım ve oluyor sandım. Rüya-kabus ve gerçek arasındaki gerçeği ayirdedemedim. Saniyeler o kadar uzun geldi ki ne yapacağımı şaşırdım ve kıvrıldım resmen yatağın bir tarafına. Gerçekten oluyor ya da oldu ve ben farkında değilmişim gibi hissettim. Sonra geçti ama nasıl bir korkudur bu deprem korkusu?
P.S. Benden sonra devam eden Sekvotka ve A. noktayı Etiler Casita'da koymuş. Yok, bir kez daha anladım ki ben asla sabaha kadar açık büfesi, mantıcısı, kebapçısı olan bir semte taşınmamalıyım, sonum olur resmen. İyidir yokuşlu Cihangir, çıkmaya, yürümeye filan üşeniyorum da kalıyorum evde. Ya 200 metre ötemde muhteşem çizburger yapan bir büfe olsa...
2 comments:
kiyamam sana, -elmaci dostun-
ama sultanim hakikaten alisik degilim seni oyle "heidi" kiyafetleri icinde gormeye.
a. uzerinde sayisiz etudler yapilmasi gereken bir fenomen!
Post a Comment