Yalan değil, dükkanın cuma eğlenceleri büyük sekteye uğradı. Dükkanın kendisi belki de sekteye uğradı ama elinde kitapla konuşanların ülkesindeyiz, yalan yok bizde. Ama telaşa gerek yok, yürekler forever cuma eğlencesi. İnadına. O yüzden madem Met Gala yapılmış, madem sabahın köründe Sunshine S. "uyan da Met konuşalım" diye mesaj atmış, o halde bu post yapılır. Baharı sayıklarken yazın geldiği düşünülürse pekala salıdan cuma eğlencesi de gelebilir blog sayfalarına.
Bu yılki tema Çin min bir şeyler olmuş biraz da garip olmuş ama Met Gala bu teatral bir şeyler işte. Anna Wintour da Anna Wintour'luğu içinde olabildiği kadar teatral olabilmiş Chanel içerisinde.
Hah, işte efsane çift; yetenekli ama son zamanlardaki müziği ile saçmalayan bir Kanye West ve kendisinden, kıçından, ailesinden bir imparatorluk yaratan Kim Kardashian. Üzerindeki Peter Dundas imzali (yani şu arkadaki güneş gözlüklü beyaz smokinli hafif antipatik tip) Roberto Cavalli. Elbisenin fantastikliğini geçmekle beraber o fantastik ince işli elbisenin kendisinin vücuduna nasıl giydirildiğini geçemiyorum. Bence onun üzerinde dikiyorlar çünkü o kumaşın, o işçiliğin o bacaklardan o kıçtan o göğüslerden geçebilmesi mümkün değil. Ama güzel elbise, orası tamam.
The war of Bodies...Kim vs Beyoncé. Gerçi ilerleyen resimlerde artık milf ötesi Jennifer Lopez de var ama onu kaale alan pek yok artık. Elbise Givenchy imzalı ve gayet kötü. Ama evet, Met Gala güzellik veya zarafet değil, teatral tematik kostümler sahnesi. Elbiseden ayrı olarak o saç ise resmen facia.
Geceye imzasını atan dünkü çocuk Rihanna olmuş ve gecenin Çin temasına uygun olarak çinli bir tasarımcının kıyafetini giyip gerçek anlamda imzasını atmış. Her türlü başarılı; renk, kuyruk, iddia.Teatral ise hah budur işte.
Tahmin edilebileceği gibi bütün kızlar Stella McCartney giyip tasarımcı ile poz vermiş, ki olay bu Met Gala'da. Yanında tasarımcı ile poz vermek. Geçen senenin it-girl'ü, herkesin pek sevdiği benim ise pek bayılmadığım Cara Delevingne. Bayağı kötü bir kıyafet, bayağı kötü bir göz makyajı. Kalburüstü varlıklı ingiliz ailesinin kızı olarak it-girl'lük bir yere kadar. Beverly Hills'li Gigi Hadid çoktan gelip de aldı bile bayrağı.
Donatella Versace ve Jennifer Lopez. Dikkat çekmek istemişler, başarmışlar. Ama yine de çok gergin, çok botokslu, çok ameliyatlı duruyorlar. Hele o gözleri kısarak dönüp objektife bakmak filan...Offf yıl 2015 yahu, ne yılan bakışı, yılan tıslaması. Yılan çoktan deri değiştirmiş, bu ikisi hala kısık göz gergin yüz peşinde.
Oooo...Büyük kezban Amal Clooney ve artık iyice yaşlanan George Clooney. Dönüşünü Maison Martin Margiela'da yapan John Galliano imzalı kıyafet ve İsveçli'nin pek sevdiği (!) Amal Clooney ... Elbise güzel de bu kızdan kezbanlıktan başka hiçbir şey olmaz. Eğitimi de, insan hakları avukatlığı kariyeri de, ortadoğu kökenlerine eklediği "britanya" vatandaşlığı ne yazık ki bizim saçlarını kesmeyen, mıh mıh söylenen, sürekli üşüyen, gözleri döndürerek konuşan kızlardan farklı kılmamış. O saçlarla her şey çok zor . Bakamıyorum, o kadar kötü.
Gecenin en güzeli. Öyle böyle güzel değil. Jessica Chastain ve şahane Givenchy elbisesi. Sadece elbise değil kendisi de şahane ve bakmaktan kendimi alamıyorum.
Hah, depresif celebriti ergenleri buluşup da beraber gelmişler baloya. Bir tarafta ütü surat ve sürekli ailesinin ilgisini çekmeye çalışan eskinin çocuk bugünün ergen şarkıcısı Miley Cyrus diğer tarafta ünlü anne-babaya sahip olmanın dışında ne yaptığını bilmediğim Zoe Kravitz ve ikisi de Alexander Wang içerisinde. Bilmiyorum, kool olmaya çalışan sıkıcı tripler içerisindeki ergenler işte.
Soldaki pek bayılmadığım modellerden Karlie Kloss galiba ama sağdaki Gigi Hadid. Bayağı güzel. Biraz patates surat ama bayağı güzel, değişik bir çekiciliği, dediklari gibi "ışığı" var. DVF elbisesi de şahane olmuş üzerinde. Daha ne olsun?
Genç, rahat, kool ve özgüvenli olduğu için beğeniyorum kendisini. Keşke Chanel yerine daha güzel bir şey giyseydi ama olsun, yine de ışıldıyor.
Jennifer Lawrence'ı ne kadar beğeniyorsam Anne Hathaway'a bir o kadar yapmacık ve sahte olduğu için tahammül edemediyorum. İnanılmaz kötü bir kılık. 70'ler Studio 54'deki Bianca Jagger olmak istemiş ama Kırmızı Başlıklı Kız'ın kötü bir dore kopyası olmaktan ileri gidememiş. Kapüşonlu bir Ralph Lauren, neden ki?
E işte güzel yaşlananlar da var hayatta. Çok delirmeden, çok kendini kaybetmeden, çok Ajda gibi olmadan. Hem de Dolce& Gabbana içerisinde şahane gözükerek. Helen Mirren bayağı bayağı güzel olmuş.
Olsen Sisters her daim Olsen Sisters. Bir dramatik, bir vampir ama çekicilikleri yüksek. Başkasında olması hiç mümkün değil ama onlarda, kendi tarzlarında her şekilde oluyor.
Jenna Lyons alamet-i farikasi devasa kemik çerçeveli gözlüklerini çıkartmış, neredeyse tanınmayacak halde. Ama değişen bir şey yok çünkü kendisi her daim kool ve tarz. Tarz ile moda takipçisi arasındaki fark.
Sunshine S. pek beğenmiş ben hiç beğenmedim Sarah Jessica Parker'ı ancak Custom H&M giymesini beğendim. Ama yine de teatral duruma gayet uygun, yanar döner bir şeyler.
Amerika'nın ünlü ve zengin ailelerinden Getty'lerin damadı ile yaşadığı aleni "yasak" ilişki neticesinde sona eren kariyerini başkası ile nişanlanıp doğurduğu çocukla tekrar canlandıran Sienna Miller ve üzerindekinin tasarımcısı Thakoon. Cidden çok güzel. Kırmızı, payetli, önü açık. Çok çok güzel bir kıyafet. Küçük göğüslülere göre şahane. Giyebilene hayırlı olsun, şahane çünkü.
Artık pek ortalıklarda gözükmeyen ama NY ile özleşmiş iki tasarımcı. Hayret Donna Karan kabile reislerininkini andıran devasa tahta kolyelerini takmamış (ama bravo tasarımcı olup kendi omuzlarını çirkin gösteren bir şey çizmeyi başarmış) ve yine hayret Calvin Klein yanında görmeye alıştığımız Barbie'nin Ken'ini andıran arkadaşı ile gelmemiş.
Elbise Balmain de Mama Kardashian'da pek olmamış. Tıkız ve şişko göstermiş. Saçlarını galiba Scarlet'ciğiminki gibi yapmayı denmiş ama olmamış, hele hele bütün Kardashian kadınlarının yaptığı o çirkin contour makyajı da New York semalarında epey yapay kalmış.
Kendisi çirkin değil, güzel değil ama sönük ve sıradan. Haliyle güzelim Valentino elbise Claire Danes'de olmamış, her zamanki gibi farkedilmeyen olmuş.
Türk erkeğinin kendisinden "kadınım" diye söz ettiği hatta duramayıp bir de "yengeniz olur" laflarının kahramanı Irina Shayk. Bilmem, öyle işte. Özelliksiz. Sadece uzun, ince, esmer, renkli gözlü.
Hiç benlik bir insan değil. Adını hatırlayamadığım ingiliz aktris. Ne kıyafeti ne de tipi ile benlik değil. Aslında elbise bayağı güzel ama Met Gala için fazla ciddi, fazla derli toplu. Kızın tipi de sıkıcı.
Sürekli ağzını yamultarak poz veren ve gerçekten aktör olarak kimin kaale aldığını merak ettiğim Adrian bir şey (yine unuttuğum soyadlarından). Ne bir çekiciliği var, ne ışığı, ne oyunculuğu. Evet, evet biliyoruz kendisinin Oscar aldığını ama bu müthiş bir oyunculuk gösterdiği anlamına gelmiyor. Aynen Gwyneth Paltrow 'ın da Judi Dench gibi gerçek bir oyuncuyu geçip Oscar kazanması gibi.
Hah işte, gecenin sığırı : Justin Bieber. Yeryüzündeki gereksiz insanların herhalde başında geliyor. Yazmaya gerek yok.
Çok uzun oldu, sıkıldım ama güzel bir insanla bitirmek olması gereken herhalde. Manken Karen Elson ve şahane ötesi Dolce & Gabbana elbisesi. Kendisi güzel, elbise güzel. O halde no worries, ne varsa kırmızıda var, kızılda var.