" Anlayışın için çok teşekkürler. Hafta başı görüşelim. h.k. "
Ortada hiç öyle büyük bir anlayış gerektirmeyecek durum olmasına rağmen benden çok büyük ve bir o kadar zarif bir insanın bir görüşmeyi elde olmayan sebeplerden ertelemesine dair attığı bu mesaj hatırlatıcı vaziyetteydi. Bir kez daha. Hele bir de bayıldığım akıllı newly-momlardan E.A.'nın " çatlak kremi, Uykusuz/Penguen, vegan siyah çikolata, bebek şampuanı, mektup, cd " dolu post-natal kuryeye gönderdiği teşekkür mesajının üstüne iyice sabitleyici oldu.
Öyle gereksiz aptalca, ağdalı nezaket vurgulu kelimelerle süslü konuşmalar filan değil ama gerçekten özen göstermek, özen gösteren olmak şahane bir şey. Şanslıysa insan özen gösterilen de oluyor ancak bu oldukça nadir bir durum.Çünkü ne yazık ki kişinin kendi gündelik hayatında, sosyal hayatında, toplumsal hayatında nezaket öyle pek itibar gören bir hadise değil, kimi çevrelerce ise matah bir şey zaten değil. Özellikle de Türkiye'de. Kaba saba ve hıyar hatta mal olmanın marifet zannedildiği ; konuşurken yükselen sesin karşısındaki üzerinde kurulan bir güç olarak kabul edildiği ; güzel bir laf etmenin karşısındakinin g.tünü kaldıracağı sanrısı ile bundan imtina etmenin; mutluluğu, başarıyı, heyecanı, coşkuyu kıskanmadan paylaşmanın neredeyse imkansız olduğu; herhangi bir jeste, bir harekete, bir hediyeye "teşekkür etmenin" özellikle de arkadaşlar arasında gereksiz kabul edildiği bir yerde gerçekten şahane bir şey özen göstermek. Ve biraz şanslıysa özen gösterilmek. Ama günün sonunda asıl soru şu oluyor ; özen kime gösterilir ?
İşte o da herkesin kendi gönül defterindeki yaşanmışlık sayfalarında ...
P.S. Böğüren bir adamın sürekli böğürerek kendisini ve ailesini yalandan sıyırmaya çalışmasına maruz kalınan bugünlerde, zaten olmayan keyifli hallerde insanı iyi hissettiren hareketler bunlar. Bir de çok bilinen bir şeydir psikolojide filan da var, elbette kendisi değil de etrafındaki g.t göbek sevimsiz danışmanları biraz olsun aşinadır "bir insan bir şeyi ne kadar yüksek sesle söylüyor defalarca tekrar ediyor damarları patlarcasına aynı konuyu konuşuyorsa orada zaten bir bok yeniği vardır, mevzu yalan ise çoktan Cehennem'in katlarından inilmeye başlanmıştır".
P.S. (2) Nezaket özen filana geri dönersek... Bu minvalde sanal dünyanın en sevdiği tanımlar sıfatlar cümlelerden olan "güzel kadın"; "harikasın sen !", "canım arkadaşım", "hepiniz iyi ki varsınız" , "işte aşk bu" , "varlık sebebim" vb gerzek ötesi olanları mümkünse geçelim. Mış gibi hayatların mış gibi tanımları bu dükkandan da ruhumdan da bir uzak olsun. Hatta # 8'nin bomba lafı gibi "şov musun?" diyeyim...
P.S. (3) Sıkıldım. Yazmak da gelmiyor içimden. Ama işte bazen coşuyorum heyecanlanıyorum e haliyle de elim gidiyor sonra duruyorum bazen durmuyorum. Yoksa "ehhhh yemişim her şeyi.". Ama gelecek yine benli haller, günler, keyifler. Az kaldı. Ama ne ülkeymiş amk! Varlığı çöktü üstüme, bitmedi, üstüne de tüketti. Ama bekle, intikamım müthiş olacak; kill them with kindness derler ben bir de happiness ekleyeyim...
Ortada hiç öyle büyük bir anlayış gerektirmeyecek durum olmasına rağmen benden çok büyük ve bir o kadar zarif bir insanın bir görüşmeyi elde olmayan sebeplerden ertelemesine dair attığı bu mesaj hatırlatıcı vaziyetteydi. Bir kez daha. Hele bir de bayıldığım akıllı newly-momlardan E.A.'nın " çatlak kremi, Uykusuz/Penguen, vegan siyah çikolata, bebek şampuanı, mektup, cd " dolu post-natal kuryeye gönderdiği teşekkür mesajının üstüne iyice sabitleyici oldu.
Öyle gereksiz aptalca, ağdalı nezaket vurgulu kelimelerle süslü konuşmalar filan değil ama gerçekten özen göstermek, özen gösteren olmak şahane bir şey. Şanslıysa insan özen gösterilen de oluyor ancak bu oldukça nadir bir durum.Çünkü ne yazık ki kişinin kendi gündelik hayatında, sosyal hayatında, toplumsal hayatında nezaket öyle pek itibar gören bir hadise değil, kimi çevrelerce ise matah bir şey zaten değil. Özellikle de Türkiye'de. Kaba saba ve hıyar hatta mal olmanın marifet zannedildiği ; konuşurken yükselen sesin karşısındaki üzerinde kurulan bir güç olarak kabul edildiği ; güzel bir laf etmenin karşısındakinin g.tünü kaldıracağı sanrısı ile bundan imtina etmenin; mutluluğu, başarıyı, heyecanı, coşkuyu kıskanmadan paylaşmanın neredeyse imkansız olduğu; herhangi bir jeste, bir harekete, bir hediyeye "teşekkür etmenin" özellikle de arkadaşlar arasında gereksiz kabul edildiği bir yerde gerçekten şahane bir şey özen göstermek. Ve biraz şanslıysa özen gösterilmek. Ama günün sonunda asıl soru şu oluyor ; özen kime gösterilir ?
İşte o da herkesin kendi gönül defterindeki yaşanmışlık sayfalarında ...
P.S. Böğüren bir adamın sürekli böğürerek kendisini ve ailesini yalandan sıyırmaya çalışmasına maruz kalınan bugünlerde, zaten olmayan keyifli hallerde insanı iyi hissettiren hareketler bunlar. Bir de çok bilinen bir şeydir psikolojide filan da var, elbette kendisi değil de etrafındaki g.t göbek sevimsiz danışmanları biraz olsun aşinadır "bir insan bir şeyi ne kadar yüksek sesle söylüyor defalarca tekrar ediyor damarları patlarcasına aynı konuyu konuşuyorsa orada zaten bir bok yeniği vardır, mevzu yalan ise çoktan Cehennem'in katlarından inilmeye başlanmıştır".
P.S. (2) Nezaket özen filana geri dönersek... Bu minvalde sanal dünyanın en sevdiği tanımlar sıfatlar cümlelerden olan "güzel kadın"; "harikasın sen !", "canım arkadaşım", "hepiniz iyi ki varsınız" , "işte aşk bu" , "varlık sebebim" vb gerzek ötesi olanları mümkünse geçelim. Mış gibi hayatların mış gibi tanımları bu dükkandan da ruhumdan da bir uzak olsun. Hatta # 8'nin bomba lafı gibi "şov musun?" diyeyim...
P.S. (3) Sıkıldım. Yazmak da gelmiyor içimden. Ama işte bazen coşuyorum heyecanlanıyorum e haliyle de elim gidiyor sonra duruyorum bazen durmuyorum. Yoksa "ehhhh yemişim her şeyi.". Ama gelecek yine benli haller, günler, keyifler. Az kaldı. Ama ne ülkeymiş amk! Varlığı çöktü üstüme, bitmedi, üstüne de tüketti. Ama bekle, intikamım müthiş olacak; kill them with kindness derler ben bir de happiness ekleyeyim...
No comments:
Post a Comment