"With too much pride a man cannot learn a thing. In and of itself, learning teaches you how foolish you are"
Son zamanlarda bana kendisini sürekli hatırlatması neticesinde birilerine bahsettiğim cehalet bir şekilde böyle bir şey. Yani etrafımızın sıradan kötülerle (respect hannah arendt) çevrili olduğunu bildiğimiz gibi, gündeliğimizin de sıradan cahillerle birlikte yaşanıyor oluşu da böyle bir şey. Sürekli gereksiz bir gurur, sürekli gereksiz bir inat, sürekli gereksiz "ben bilirim", "ben yaparım" halleri falan filan. Yoksa sıradan cehalet diye dillendirdiğim öyle bilgi yarışmasına hazırlık veya her yerde ne kadar kültürlü olduğunu gösterme hali değil. Kibir denilen şey doğuştan gelmiyor neticede. Aksine kişilik (veya kibirli kişilik) denilen şey yaşadıkça, ailenin üstündeki el ile beraber şekillendiği gibi en çok da varolan cehaletten besleniyor. Cehaletin illa imkansızlık, yoksunluk, fakirlik, eğitim hakkından mahrumiyet ile ilgisi yok. Sıradan cehaletin şekillendirdiği kibir bir şekilde okula gitmiş, sınıfı sınavları geçmesi gerekenleri öğrenmiş olmanın neticesinde bugün sosyal hayatta bir şekilde bir yerlere gelmiş olanlardaki o rahatsız edici duygu.
Çocukken kitap okumak,o kitapları okurken hayal kurmak, hayallerin sonsuz olabildiğini görmek, başka hayatların başka kişiliklerin varlığını olduğu gibi kabul etmek, bambaşka hayallerin varolduğunu hissetmek, ansiklopedi karıştırmak, maddeleri okurken aslında ne kadar az bildiğinin farkına bir kez daha varmak, bilgiye meraklı olmak ve böyle büyümek böyle yetişmek sosyal ortamlarda kültür seviyesini yüksek gösterip afilli takılmaktan ziyade, sözde özgüvenli görüntüsünün içinde tamamen içi boş ve kof bir kibire sahip olmayı engelliyor. Bu kadar basit. Gerisi Walt Disney Çocuk Ansiklopedisi veya Kim Kimdir Ne Nedir ansiklopedileri gibi bir şey...
Son zamanlarda bana kendisini sürekli hatırlatması neticesinde birilerine bahsettiğim cehalet bir şekilde böyle bir şey. Yani etrafımızın sıradan kötülerle (respect hannah arendt) çevrili olduğunu bildiğimiz gibi, gündeliğimizin de sıradan cahillerle birlikte yaşanıyor oluşu da böyle bir şey. Sürekli gereksiz bir gurur, sürekli gereksiz bir inat, sürekli gereksiz "ben bilirim", "ben yaparım" halleri falan filan. Yoksa sıradan cehalet diye dillendirdiğim öyle bilgi yarışmasına hazırlık veya her yerde ne kadar kültürlü olduğunu gösterme hali değil. Kibir denilen şey doğuştan gelmiyor neticede. Aksine kişilik (veya kibirli kişilik) denilen şey yaşadıkça, ailenin üstündeki el ile beraber şekillendiği gibi en çok da varolan cehaletten besleniyor. Cehaletin illa imkansızlık, yoksunluk, fakirlik, eğitim hakkından mahrumiyet ile ilgisi yok. Sıradan cehaletin şekillendirdiği kibir bir şekilde okula gitmiş, sınıfı sınavları geçmesi gerekenleri öğrenmiş olmanın neticesinde bugün sosyal hayatta bir şekilde bir yerlere gelmiş olanlardaki o rahatsız edici duygu.
Çocukken kitap okumak,o kitapları okurken hayal kurmak, hayallerin sonsuz olabildiğini görmek, başka hayatların başka kişiliklerin varlığını olduğu gibi kabul etmek, bambaşka hayallerin varolduğunu hissetmek, ansiklopedi karıştırmak, maddeleri okurken aslında ne kadar az bildiğinin farkına bir kez daha varmak, bilgiye meraklı olmak ve böyle büyümek böyle yetişmek sosyal ortamlarda kültür seviyesini yüksek gösterip afilli takılmaktan ziyade, sözde özgüvenli görüntüsünün içinde tamamen içi boş ve kof bir kibire sahip olmayı engelliyor. Bu kadar basit. Gerisi Walt Disney Çocuk Ansiklopedisi veya Kim Kimdir Ne Nedir ansiklopedileri gibi bir şey...
No comments:
Post a Comment