Muhtemelen buradan da defalarca dile getirmişimdir "hediye güzel şey; almak da vermek de". Elbette yılın bu son günlerinde artan hediye alıp verme, hayatla, ilişkilerle, insanlarla, arkadaşlarla, dostlarla muhasebe çılgınlığı söz konusu olunca her şey daha bir düşünülüyor ve verilen hediyeler, verilmeyen hediyeler, alınan hediyeler, alınmayan hediyeler, hediyelerin büyüklüğü, küçüklüğü, değeri, değerinin ölçümü, madden değerinin manen de aynı değeri yaratıp yaratmadığı sorusu, kimi insanlarda bu sorunun sorun haline dönüşmesi, kimi zaman en yakından gelen en sıradan hediyenin yanında en uzaktan gelen en özenli hediyenin çakışması, bazı insanlar için özenle seçilmiş hediyelere ulaşabilmek, onları verebilmek için gösterilen büyük çaba, yine de hediyenin yarattığı keyifli ruh hali falan filan.
Günlerdir şurada hiç de öyle yüksek meblağlı olmayan sadece komik bir hediyeye ulaşmak için sarfettiğim çaba ile vaktimi çok daha iyi değerlendirebilecek iken işte ne yazık ki her şeyin tam ve mükemmel işlediği ülkemdeki bir o kadar mükemmel vergi yasası sebebiyle kıçı kırık bir alışveriş için kendimi kaybetmiş vaziyetteyim. wad sayfalarını çevrilirken farkedilen nesne, # 8, ebay, yaklaşan doğumgünü, keşke doğumgününde gelmiş olsa vs derken gelmiş de buralarda bir yerde bekleyen zibidi bir paket.
Hayır, hediye alıp verme ile derdim yok. Aksine en sevdiğim şey de benim kendimce sürpriz olarak düşündüğüm zibidi hediyem zaten hırsızlığı ayyuka çıkmışların çıkarttığı yasalar sebebiyle hantalca gümrüğe takılmışken, bundan sadece birkaç ay önce hediye edilen 300 bin isviçre franklık Patek Philippe'in sorunsuzca bakan bileklerinde takılması sinirlendiriyor. Ayrıca sinirlendiğim de hediyenin ne içeriği ne de değeri; sadece yasaların keyfe keder uygulanışı. Yoksa forever rolex insanı olarak o Patek Philippe'i hediye etseler değil bileğime çantamın sapına takmam; o kadar çirkin...
G. Orwell'in "Hayvan Çiftliği"nde yazdığı gibi, "bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir ".
Sabah sabah sinirlenmek böyle oluyormuş demek ki ...
Günlerdir şurada hiç de öyle yüksek meblağlı olmayan sadece komik bir hediyeye ulaşmak için sarfettiğim çaba ile vaktimi çok daha iyi değerlendirebilecek iken işte ne yazık ki her şeyin tam ve mükemmel işlediği ülkemdeki bir o kadar mükemmel vergi yasası sebebiyle kıçı kırık bir alışveriş için kendimi kaybetmiş vaziyetteyim. wad sayfalarını çevrilirken farkedilen nesne, # 8, ebay, yaklaşan doğumgünü, keşke doğumgününde gelmiş olsa vs derken gelmiş de buralarda bir yerde bekleyen zibidi bir paket.
Hayır, hediye alıp verme ile derdim yok. Aksine en sevdiğim şey de benim kendimce sürpriz olarak düşündüğüm zibidi hediyem zaten hırsızlığı ayyuka çıkmışların çıkarttığı yasalar sebebiyle hantalca gümrüğe takılmışken, bundan sadece birkaç ay önce hediye edilen 300 bin isviçre franklık Patek Philippe'in sorunsuzca bakan bileklerinde takılması sinirlendiriyor. Ayrıca sinirlendiğim de hediyenin ne içeriği ne de değeri; sadece yasaların keyfe keder uygulanışı. Yoksa forever rolex insanı olarak o Patek Philippe'i hediye etseler değil bileğime çantamın sapına takmam; o kadar çirkin...
G. Orwell'in "Hayvan Çiftliği"nde yazdığı gibi, "bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir ".
Sabah sabah sinirlenmek böyle oluyormuş demek ki ...
No comments:
Post a Comment