Sunday, September 15, 2013

P.S. # 7



beklenmedik cuma temizliği, teşekkür yemeği, eğlenceli teşekkür yemeği, "yırtarsan beni 2 hafta rehabilite edemezsin söyleyeyim", korku filmi, lazy mazy haftasonu, abdülhamit usulü yumurta, geçtiğimiz hafta ile gelen et arzusunun zübeyir'de son bulması, güzel hava, hastalığa sürükleyen alengirli hava, çok et çok rakı neticesinde "hoh", sakin pazar, never on sunday pazarı gibi pazar derken akan burunlar, üşüyen ayaklar, eylül ayı ile hay bin kunduz yine geçiştirilen gribal enfeksiyonlar falan filan ve işte p.s....

p.s. yüzüne gülümseme yapışmış vaziyette dolaşan insanları ne kadar sahte buluyorsam herhalde onlar kendilerini bir o kadar samimiyet patlaması olarak göstermek istiyorlar ve verilen  o pozlar o iddialı "sevgi börtü böcek" lafları bu yüzden olsa gerek. gülben ergen de mevlana'ya gönül vermiş onlarca ünlüden biriymiş, elbette onun yolunda aymış, hayatı bambaşka görüyormuş ve şems bir güneşmiş ona çıplak gözle değil ancak rumi'nin gözlüğü ile bakılabilirmiş falan filan. röportajında öğrenmiş olduk. o yüze monte edilmiş şahane gülümsemesinin ne kadar sahte olduğu o kadar ortada ki gösterdiği çaba takdire şayan. bir başka yapışık gülümsemeli meltem cumbul gibi. ne yazık ki her ikisini de dışarda sokakta, işle ilgili olarak görmek ve konuşmak durumunda kaldığımdan o gülümsemenin altındaki canavarı da yakından selamlamam gerekti. acıklı tabii her gün oynanması gereken maskeli balonun varlığı da işte bu da bir tercih, seçilmiş yol. aynen bizimkiler gibi. 

p.s. (2) pazartesi küçük haydutlar geri dönüyor. okullar açılıyor. bizim sokak için bitiştir. 

p.s. (3) taksim herhalde tarihi boyunca bu kadar çirkin bu kadar zavallı gözükmemişti. tünelleri ve giriş çıkış komedisini filan geçiyorum da meydanın durumu o kadar kötü ki kına ile boyansa belki bir renk gelir, o kadar vahim. ama bir yandan trajikomik bir durum da söz konusu çünkü koskoca belediyenin bir b planı yok. "alışveriş merkezini dikeceğiz, dönerciyi, tatlıcıyı açıp  paraları kıracağız, önce biz yiyeceğiz, sonra diğerleri halk dediğin de gelip gidecek işte neyi sorgulayacak" düşüncesi ile şekillenen hayaller bir anda çark etmek durumunda kalınca öylece elde çöl gibi kurak ve gri bir meydan ile bakakalma durumu daha ne kadar sürecek belli değil. doğumgünün kutlu olsun belediye! 

p.s. (4) dünya savaş çıkmama ihtimaline sevinirken bizimkilerin bu ihtimale karşı sergiledikleri düşmanca yaklaşım da bir o kadar samimiyet sorgulayıcı değil mi? 

p.s. (5) gerçekten de insanlara nazik olmak lazım. iyi bir şey bu. ama sahte bir nezaket ile gözleri döndürerek konuşan, fönlü saçlı bebek taklidi yapan kız nezaketinde değil. içten gelen ile ki çoğunlukta yok bu meziyet, çoğunluğa karşı da gerek yok zaten. aptallığın alemi yok; nazik davranana nazik, kaba saba davranana da hakettiği gibi davranılır. denklem bu kadar basit. 

whatever. bitsin gitsin. gidelim zaten.   




 

No comments: